Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10382 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2563 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 47. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 16/11/2012NUMARASI : 2006/181-2012/197Taraflar arasında görülen davada İstanbul 47. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/11/2012 tarih ve 2006/181-2012/197 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 27/05/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. N.. A.. ile davalı vekili Av. S.. A.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, tarafların dava dışı limited şirkette yarı oranda pay sahibi olduklarını, şirketin eğlence sektöründe faaliyet gösterdiğini, "GODET" ve "RED ROOM" ismindeki markalarının bulunduğunu, 01.10.1997 tarihinden beri davalının akrabalarına ait işyerinde kiracı olarak faaliyetini sürdürdüğünü, 5 sene müddet ile müdür seçilen davalıya tek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetki verildiğini, ancak davalının müdürlük görevini gereği gibi yerine getirmediğini, müvekkiline haber vermeden Eylül 2004 tarihinde şirketin faaliyetine ara verdiğini, bu davranışı ile şirketin gece kulübu ve bara gelen müşteriler ile çeşitli sponsor firmalardan elde ettiği gelirlerin kaybına neden olduğunu, şirketin faaliyetine ara vermesinden sonra şirkete ait vergi levhasını, demirbaşlarını, müşteri portföyü ile GODET ve RED ROOM markalarını kullanmaya devam ettiğini, davalının bu faaliyetlerden elde ettiği gelirleri şirket hesaplarına yansıtmadığını, gerçek olmayan giderler yaratarak şirketin zarar ettiğini gösterdiğini, şirketin bankalardaki paralarının davalının oğlu M.. B..'nun şahsi ve ticari harcamalarında kullandığını, şirket adına tescilli RED ROOM markasını ve sektörde GODET olarak bilinen ismini aynı konuda faaliyet gösteren davalının oğlunun ortak ve yöneticisi olduğu T.. Tur. Ltd. Şti. ve Karaoke İşl. Ltd. Şti'ye kullandırarak şirket zararına yol açtığını ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak, 90.000.00 TL zararın dava dışı şirkete verilmek üzere davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı ile ortaklık ilişkisi bulunduğunu, müzikle organizasyon işi ile uğraşan şirketin kuruluş tarihinden 2003 yazına kadar kendisi ve oğlu Minas Balcıoğlu'nun kişisel emek ve çabaları ile ticari faaliyetine devam ettiğini, davacının İzmir'e taşınmak sureti ile İstanbul'u terk ettikten sonra şirket ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve o tarihten sonra şirketin zararlarını ödemek ve mevcut mal varlığının ziyan olmaması için tek başına gayret sarf ettiğini, yapılan işin sermayeden ziyade şahsi çaba ve müşteri çevresi ile ilişki kurmaya dayanması nedeni ile şirketin işlerini yürütemediğini, GODET markasının şirketle ilgisinin bulunmadığını, RED ROOM markasının ortak olunan şirkete ait olduğunu, bu markanın başkasına kullandırılmadığını, 2004 Haziran ayından bu yana faaliyette bulunmadığını, zarar etmemesi için kiralanan yerden 2005 yılında tahliye edildiğini, eskimiş demirbaşların hurdacıya satıldığını, bir kısmını depoda korumaya devam ettiğini, uyygun demirbaşların T... Ltd. Şti'ye Mayıs 2005 tarihi itibariyle kiralanarak şirkete gelir sağlandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, tarafların ortak bulunduğu limited şirketin 19.04.1999 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında davalının 5 yıllığına müdür tayin edildiği, GODET ibaresinin dava dışı şirkete ait marka olduğuna dair kanıt sunulmadığı, "RED ROOM" sözcüklerinden oluşan şekil ibareli markanın şirket adına tescilli bulunduğu, şirketin Kasım 2006 tarihinden itibaren işçi çalıştırmadığı, 2004 yılı dışında zarar ettiği, defterlerin usulune uygun tutulmadığı, faaliyetine ara vermesinden sonra şirkete ait vergi levhasının, demirbaşların ve müşteri portföyü ile GODET ve RED ROOM isimlerini kullanmaya devam ettiği hususlarının belge ve kayıtlar üzerinden belirlenemediği, ancak davalının gelir getirmesi amacıyla demirbaşlarının bir kısmına T... Ltd. Şti'ye kiraladığını, yine dava dışı başka şirkete kaynak aktarıldığı, bu şirketin vergi borcu ile davalının oğlu Minas Balcıoğlu'na ödeme yapıldığı ileri sürülmüş ise de bu ödemelerin tarafların ortağı bulunduğu şirketi ilgilendirdiği, demirbaşlardan elde edilebilecek kira gelirinin belirlendiği, davacının şirkette yarı pay sahibi olduğu, bu nedenle de ancak belirlenen bu kira bedelinin yarısını talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 20.000 TL'nin dava, 25.000 TL'nin ise ıslah tarihinden faiziyle tahsiline karar verilmiştir.Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, tarafların yarı oranda ortak oldukları dava dışı limited şirketin müdürü olan davalının, şirkete verdiği ileri sürülen zararın tahsili istemine ilişkindir.Tarafların, dava dışı limited şirkette yarı oranda ortak olduğu, davalının, 19.04.1999 tarihli ortaklar kurulu kararı ile 5 yıllığına şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili müdür olarak atandığı, şirketin gece kulubü ve bar işletilmesi alanında faaliyet gösterdiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, dava dilekçesinde açıkladığı işlem ve eylemlerle müdür olarak atanan davalının şirketin zararına neden olduğunu ileri sürerek belirlenecek tazminatın şirkete verilmesini talep ve dava etmiştir.Somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK'nın 556. maddesi göndermesi nedeniyle aynı Kanunun anonim şirketlerin yönetici ve denetçilerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyarınca yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen limited şirket müdürleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur.Müdür aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere, zarar gören ortakların da müdür aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Dava hakkının kullanılması, ortaklığın dava açma hakkında olduğu gibi, ortaklar kurulu kararına bağlı değildir. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Müdürün ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortak TTK'nın 309 ve 340. maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde müdürlerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK'nın 336/5. maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.Somut uyuşmazlıkta davalı müdürün şirketi zarara uğrattığı ileri sürüldüğü gibi, esasen davacınının da yargılama sonucunda hüküm altına alınacak tazminatın şirkete verilmesi istemli olarak dava açtığı anlaşılmaktadır.Bu durum karşısında, davanın somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK'nın 556, 309 ve 340. maddeleri uyarınca limited şirket müdürü davalının vermiş olduğu ileri sürülen zararın şirkete verilmek üzere açılan dava olduğu dikkate alınmadan, yazılı şekilde davacının bizzat kendisi adına açılmış dava gibi kabul edilerek payına göre değerlendirme yapılması doğru görülmemiş, kararın taraflar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.3-Ayrıca, bilirkişi raporlarına itibar edilerek yazılı şekilde tazminata hükmedilmiş ise de, temel alınan raporlar yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi, denetime de elverişli değildir. Zira, tarafların ortak olduğu şirkete ait demirbaşların (müzik aletleri ve sistemlerinin) aylık kira bedelinin nasıl tespit edildiği denetime uygun şekilde açıklanmış değildir. Öte yandan, dava dışı şirketin banka hesaplarından para çekim işleminin bazılarının kim tarafından yapıldığının belli olmadığı ifade edilmesine rağmen kim veya kimler tarafından gerçekleştirildiği ilgili bankadan araştırılmamıştır. Davacının sponsor sözleşmeleri ve gelirleriyle ilgili iddialar yeterli incelenmemiş, davalının şirket hesaplarından çektiği ve şirket kayıtlarına işlendiği ileri sürülen paraların şirketin hangi işlerinde kullanıldığı, para çekilmesinin ve kayıtların temellerinin neler olduğu, çekilen paraların şirket işlerinde kullanıldığının ispat yükünün davalı üzerinde bulunduğu yönleri değerlendirilmemiştir. Davalının bir kısım demirbaşları hurda olarak sattığını kabul etmesine göre, bu yönüyle inceleme yapılmamış, hurda gelirinin kayıtlara intikali, hangi demirbaşların hurda olarak satıldığı yönleri araştırılmamıştır. Vergi ödenmesiyle ilgili değerlendirme de denetime uygun şekilde açıklanmamış, özellikle tescilli olmayan 'GODET' markasıyla ilgili taraf beyanları ve kanıtlar dikkate alınarak, anılan markanın kime ait olduğu, tarafların ortak oldukları dava dışı şirkete ait olduğu tespit edildiği takdirde izinsiz şekilde kullandırılıp kullandırılmadığı yönlerindeki davacı iddiaları tam olarak incelenmemiştir. O halde, taraf vekillerinin tazminatın belirlenmesine yönelik itirazları da dikkate alınıp, yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde denetime uygun ek rapor alınması veya yeniden uzman bilirkişi kurulu oluşturulup inceleme yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı ve yetersiz bilirkişi raporlarına itibar edilmesi de yanlış olmuş, kararın taraflar yararına bozulması gerekmiştir.4-Öte yandan, davacı vekilinin ıslah istemine karşı davalı vekili zamanaşımı def'inde bulunmuş olmasına rağmen bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.