Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1026 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 790 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/02/2013NUMARASI : 2012/1270 E - 2013/135 KTaraflar arasındaki "icra memur muamelesini şikâyet" kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nce talebin kabulüne dair verilen 29.12.2011 gün, 2011/1381 E.-2011/1467 K. sayılı kararın incelenmesi davalı (alacaklı) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 10.09.2012 gün, 2012/8434 E – 2012/25716 K sayılı ilamı ile;“...Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Şikayet konu haciz tarihi dikkate alındığında, İİK. nun 85. maddesine göre icra dairesince alacaklının haciz talebinin yerine getirilmesi zorunlu olup, bu konuda icra müdürünün takdir hakkı bulunmamaktadır. İİK. nun 79/1. maddesinde ise icra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi uygulamasının gerektiği hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir mal veya hakkın haczedilip haczedilemeyeceği hususu, haciz tarihinden sonra borçlunun şikâyeti halinde göz önünde bulundurulabilir (HGK. nun 31.03.2004 tarih ve 2004/12–202 E. 2004/196 K.).Bu açıklamalara göre icra müdürünün şikâyetten önceki haciz işlemleri yukarıda açıklanan yasal zorunluluktan kaynaklandığı için kesintilerin İİK. nun 361. maddesinin uygulanması suretiyle geri alınması mümkün değildir. Anılan istemin borçlu tarafından genel mahkemede açılacak bir istirdat (geri alma) davasında tartışılması gerekir.O halde, mahkemece haczin şikayet tarihi itibari ile kaldırılması ile yetinilmesi gerekirken önceki kesintilerin iadesi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...”gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, icra memur muamelesini şikâyet istemine ilişkindir.Davacı(borçlu) vekili; alacaklı tarafından aleyhinde yapılmakta olan takipte, maaşının 1/4'ü dışında yan ödemelerinden olan tazminat ikramiye, fazla mesai ücreti, ek ödeme, sosyal yardım ve vergi iadesi gibi haklarının tamamından kesinti yapıldığını belirterek maaşının 1/4'ünün kesinlemesine devam edilmesi diğer sosyal haklarından yapılacak kesintilerin durdurulmasına bu güne kadar yapılmış olan kesintilerin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; İİK’nun 18/2 maddesi uyarınca evrak üzerinde inceleme yapılarak, davanın kabulü ile davacının ikramiye üzerine konulan haczin 1/4'ünün muhafazasına, kalan 3/4'lük kısım üzerindeki haczin kaldırılmasına, maaş üzerindeki 1/4'lük kesintinin devamına, tazminat, prim, fazla mesai, yan ödeme, ek ödeme, sosyal yardım ve vergi iadesi ile diğer tüm alacaklarının tamamı üzerine konulan haczin kaldırılmasına, mahkeme kararı ve yasa ile hukuki temelini yitiren hacizden ötürü yapılan kesintilerin davacıya iadesine karar verilmiş, davalı(alacaklı) vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı(alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra müdürünün şikâyetten önceki haciz işlemlerinden dolayı yapmış olduğu kesintilerin şikâyet olarak açılan davada geri alınmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, özellikle alacaklıya ödenen kesintiler yönünden; icra müdürlüğü kararının iptaline ilişkin kararın geriye yürüyüp yürümeyeceği, alacaklının malvarlığına geçen kısmın iade edilip edilemeyeceği, iadesine karar verilen miktara hangi tarihten itibaren hangi oranda faiz uygulanması gerektiği hususlarının genel mahkemelerde yapılan yargılama sonucunda belirlenebilecek olmasına ve dar yetkili icra mahkemesinin anılan konularda yargılama yaparak sonuca varmasının mümkün bulunmamasına göre Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalı(alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenen Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 10.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.