Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1021 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1439 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İzmir 6. İş MahkemesiTARİHİ : 25/04/2013NUMARASI : 2013/194-2013/206Taraflar arasındaki "işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: İzmir 6. İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 17.05.2012 tarih 2011/652 E; 2012/261 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 24.01.2013 gün ve 2012/10830 E. 2013/806 K. sayılı ilamı ile;“...Davacı taraf, patronu olan İ. ..E.'ün evinde bahçıvan olarak işe başladığını, işten çıkartıldığı 15.07.2011 tarihine kadar aralıksız olarak işverenin yanında çalıştığını, davalı işvereni tarafından 15.07.2011 tarihinde hiçbir haklı sebebe dayanmaksızın işten çıkarıldığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf, davalı tarafa husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacının davalının yanında değil, davalının da ortağı bulunduğu Ç.İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nde çalıştığını, ayrıca davacı tarafın başka bir iş yerinde iş bulduğunu, bir takım bahanelerle haksız yere kıdem ve ihbar tazminatı talebinde bulunduğunu, ayrıca davacının imzaladığı i.uyarınca davacının Ç. şirketinden alacaklarının tamamını aldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece davacı işçinin, davalı İ.. E..'ün ortağı olduğu dava dışı Ç. İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi üzerinden sigortalı gösterilmek sureti ile davalıya ait villa ve bahçesinde bekçi ve bahçıvan olarak çalıştığı; her ne kadar kayıtlarda işverenin dava dışı Ç.İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olarak gösterilmiş ise de yapılan işin bu şirketin iştigal konusu ile ilgisi bulunmayıp, davalının ikamet ettiği villa ve bahçesinin güvenliği ve bakımı olduğu, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı; davacının iş akdinin davalı işveren tarafından haklı bir sebebe dayanmaksızın ve ihbar öneli de tanınmaksızın feshedildiğinden kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulüne, karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.Somut olayda dosya içeriğine göre, davacının sigorta kayıtlarına geçmiş çalışmasının, dava dışı Ç. İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden yapıldığı, dolayısı ile sigorta belgelerine (resmi kayıtlara) göre davacının işvereni, davanın yöneltildiği İ.. E. değil, dava dışı Ç. İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'dir. Davacının işe girdiği, 04.06.2003 tarihinden hizmet sözleşmesinin sona erdiği 19.07.2011 tarihine kadar yedi yılı aşkın süre dava dışı şirketten sigortalı hizmet bildirimi yapıldığı dikkate alındığında anılan şirket tarafından davacının çalışmasının geçtiği yerin kendi işyeri olarak benimsendiğinin kabulü gerekir. Bu kabulün aynı zamanda kayıtlarla oluşmuş durumun ve hukuki istikrarın korunmasını sağlayacağı açıktır. Salt davacının çalışmasının geçtiği işyerinin şirket patronuna ait olması, davacının davasını yönelttiği İ.. E..'ün davada davalı olarak yer almasını gerektirmez. Bu nedenlerle davanın davacının gerçek işvereni olarak kabul edilen dava dışı Çimtes İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ne yöneltilmesi gerekirken davada sıfatı bulunmayan şirket patronuna yöneltilmesi hatalı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir...”gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin 04.06.2003-15.07.2011 tarihleri arasında aralıksız davalı İ. İ. E.ün evinde bahçıvan olarak çalıştığını, davalı işveren tarafından 15/07/2011 tarihinde haksız olarak işten çıkarıldığını belirterek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.D.vekili, müvekkiline husumet yönetilmesinin mümkün olmadığını, davacının müvekkilinin de ortağı bulunduğu dava dışı Ç. İnş. San. Ve Tic. Ltd Şti'nde çalıştığını, başka bir iş yerinde iş bulduğu için kendi isteği ile işten ayrıldığını, iş akdinin iş veren tarafından feshedildiği iddiasının doğru olmadığını, davacıya ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı olarak toplam 8.075,27 TL ödendiğini bu durumun ibranameden de anlaşılacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davacının, davalı İ.. E..'ün ortağı olduğu dava dışı Ç. İnşat San ve Tic Ltd Şti. üzerinden sigortalı gösterilmek sureti ile davalıya ait villa ve bahçesinde bekçi ve bahçıvan olarak 04/06/2003-19.07.2011 tarihleri arasında çalıştığı; her ne kadar kayıtlarda işveren dava dışı Ç.İnşat San ve Tic Ltd Şti. olarak gösterilmiş ise de yapılan işin bu şirketin iştigal konusu ile ilgisi bulunmayıp, davalının ikamet ettiği villa ve bahçesinin güvenliği ve bakımı olduğu, bu nedenle davalının husumet itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekillerinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıya metni aynen alman gerekçe ile bozulmuştur. Yerel Mahkemece, davacının çalışmasının geçtiği işyerinin şirket patronuna ait olduğu, emeği ile ürettiği hizmetini (davalının ortağı olduğu şirkete değil) fiilen davalı İ.. E..'e hasrettiği, davacının hizmetlerinden fiilen yararlanan tarafın da (dava dışı şirket olmayıp) davalı İ.. E.. olduğunu, sırf davalı İ.. E..'ün 506 ve 5510 sayılı Kanunlardan kaynaklanan işçi çalıştırması sebebi ile işyeri tescil işlemlerini yaptırmamak ve bundan doğan sorumluluğundan kurtulmak, ayrıca şahsi giderlerini şirket gideri olarak göstermek sureti ile vergi indirimlerinden faydalanmak amacı ile işçisini hakim ortağı olduğu şirket üzerinden sigortalı göstermiş olmasının davalıyı, davacı işçiye karşı 4857 sayılı Kanun'dan ve taraflar arasındaki iş sözleşmesinden doğan yasal sorumluluklarından kurtarmayacağı, gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir.Direnme kararını temyize davalı vekili getirmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, işçilik alacağı davasında Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirimde bulunan işverenin gerçek işveren olup olmadığının araştırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesinde işveren, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.İşveıen sıfatının kazanılması iş sözleşmesinin varlığına dayandığından, her şeyden önce ortada taraflar arasında serbest iradeleriyle kabul edilmiş bir sözleşme ilişkisinin bulunması zorunludur.4857 sayılı İş Kanunu'nun 8 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca “İş sözleşmesi, bir taratın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tabi değildir." şeklinde tanımlanmıştır. Bu düzenlemeden de anlaşıldığı üzere ücret, iş görme (emek) ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici unsurlarıdır.İş sözleşmesinde işçi, belirli veya belirsiz süreli olarak işveren için çalışır. İş sözleşmesinin varlığı, ücretin ödenmesini gerektirdiği gibi iş sözleşmesini belirleyen başka bir kriter hukukî-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukukî bağımlılık, işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki davranışlarına ilişkin işveren talimatlarına uyma yükümlülüğü ile doğar. İşçi, edimini işverenin emir ve talimatları çerçevesinde yerine getirmek durumundadır. İşçinin bu anlamda işverene karşı kişisel bağımlılığı da bulunmaktadır.İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini; işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, işçinin işin görülme tarzı bakımından işverenden talimat alması, işin işveren veya onun adına bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır.Somut uyuşmazlıkta, davacının çalışmasının geçtiği işyerinin davalı İ.. E..’e ait olması, davacının emeği ile ürettiği hizmetini fiilen davalıya hasretmesi nedeniyle davacının hizmetlerinden fiilen yararlanan tarafın davalı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca kayıtlarda şeklen işveren adı olarak dava dışı Ç.İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. gösterilmiş olsa da, büro iş yeri olarak tescilli iş yerinden uyuşmazlık konusu bahçe bakımı ve bekçilik işinin bildirilmiş olması da dikkate alındığında, gerçek işverenin davalı İ.. E..'ün olduğunun kabulü gerekmektedir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyadaki tutanak ve kanıtlar, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenler gözetildiğinde, yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, direnme kararı bu yöne ilişkin olarak yerindedir.Ne var ki, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, DİRENME UYGUN OLUP; davalı vekilinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, 10.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.