Taraflar arasındaki “meskeniyet şikayeti” talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 25.12.2012 gün ve 2012/642 E.-2012/1120 K. sayılı kararın incelenmesi davalı alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 25.03.2013 gün ve 2013/2695 E.-2013/11086 K. sayılı ilamı ile;(...İİK.nun 82/1.maddenin 12.bendi uyarınca borçlunun haline münasip evi haczedilemez. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için haczin dayanağını teşkil eden borcun haczedilmezlik iddiasına konu edilen evin bedelinden doğmamış olması koşul olarak düzenlenmiştir. Borcun bu eşya yani evin bedelinden doğması halinde bu madde uygulanmaz ve bu sebepten haczedilmezlik şikayeti ileri sürülemez.Somut olayda alacaklı tarafından icra takibine dayanak yapılan Ankara 1.Aile Mahkemesi'nin 2009/1030 E., 2012/562 K. sayılı ilamının incelenmesinde; takip konusu borcun alacaklının şikayete konu Ankara Keçiören de bulunan 31769 ada 3 parsel, 9 no'lu taşınmazdaki katılma payı alacağına ilişkin olduğu, dolayısıyla borcun şikayete konu taşınmazın bedelinden doğduğu görülmüştür. Bu durumda İİK.nun 82/2.maddesi uyarınca borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması mümkün değildir.O halde mahkemece borçlunun şikayetinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Talep, meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetine ilişkindir.Şikayette bulunan-borçlu vekili, borçlu adına kayıtlı bağımsız bölüm üzerine konulan haczin taşınmazın borçlunun haline münasip evi olması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu, bağımsız bölümün kirada olmasının meskeniyet iddiasında bulunmaya engel olmadığını belirterek, haciz işleminin iptalini talep etmiştir.Karşı taraf-alacaklı vekili, borçlunun babasından kalma başka bir taşınmazda oturması nedeniyle haciz konulan taşınmazın haline münasip evi olmadığını ayrıca takibe konu borç; haciz konulan taşınmaza tarafların evlilik birliğinin devamı sırasında yaptığı katkıdan kaynaklanan katkı payı alacağına ilişkin olduğundan da meskeniyet iddiasında bulunulamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, takip dayanağı ilam uyarınca borcun haciz konulan taşınmazın alımına yapılan katkı payı alacağına ilişkin olduğu, haczedilen ev takip alacaklısının katkılarıyla alınmış olsa da, borcun mahcuz evin satış bedelinden doğduğunun söylenemeyeceği ayrıca müştekinin babasından mirasen kalan hisseli evinin bulunmasının da şikayete konu ev hakkında meskeniyet şikayeti ileri sürmesine engel teşkil etmeyeceği, bilirkişi raporu uyarınca müştekinin haline münasip taşınmazı 60.000 TL'ye alabileceğinin belirlendiği gerekçeleriyle şikayetin reddine, haczedilen bağımsız bölümün satış giderleri hariç 60.000 TL'den aşağı olmayacak şekilde satılarak, 60.000 TL'nin müştekiye haline uygun ev alması için verilmesine, artan kısmın takip alacaklısına ödenmesine dair verilen karar davalı alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece “İİK 82. madde metninde eşyanın bedelinden bahsedilmiş olup bedelin eşyanın satış fiyatı olduğu ve eşyayı edinen kişinin satıcıya ödemesi gereken meblağı ifade ettiği, bu anlatımla madde metninde eşyayı ya da somut olayda evi satan kişinin alması gereken parayı tanımladığı; takip alacağının boşanan eşin katılma payı alacağı olduğu ve evlilik birliği içerisinde hacizli taşınmazın alınmasına diğer eş/borçlu ile birlikte verdiği katkıyı ifade ettiği; maddede yazılı evin bedelinden doğan bir borç olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ev alınırken diğer eşe verilen altın ya da nakit paranın bu madde çerçevesinde eşyanın bedeli olarak kabulünün olanaklı olmadığı” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.Direnme kararı davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; katkı payı alacağının borcun hacze konu taşınmazın bedelinden doğmuş olup olmadığı, buna göre borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunup bulunamayacağı noktalarında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Haczi caiz olmıyan mallar ve haklar” başlıklı 82. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “borcun bu eşya bedelinden doğmaması” halinin açıklığa kavuşturulmasında zorunluluk bulunmaktadır.İİK’nun 82.maddesi birinci fıkrasının onikinci bendinde “borçlunun haline münasip evinin” haczolunamayacağını belirtmekle birlikte, anılan maddenin ikinci fıkrasında “…2, 3, 4, 5, 7 ve 12 numaralı bendlerdeki istisna, borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline munhasırdır.” düzenlemesine yer vermektedir.Buna göre, borçlunun bu bentlerde sayılan bir malının haczedilemeyeceğini ileri sürebilmesi için borcun bu eşya bedelinden doğmaması gerekmektedir.Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takip nedeniyle şikayetçinin mülkiyetindeki taşınmaz üzerine haciz konulmuş olup, takip dayanağı ilamın incelenmesinde; dava konusu taşınmazın 18.02.1997 tarihinde satın alınarak davalı (borçlu) koca adına kayıt ve tescil edildiği, tarafların boşanmalarına dair kararın 04.11.2010 tarihinde kesinleştiği, evin alındığı tarih itibarı ile mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu ancak bir eşin diğerinin edindiği mala yaptığı katkıyı isteyebilmesinin mümkün olduğu, davacının evlilik süresince çalıştığı anlaşıldığından evin alımına katkısının olduğunun kabulünün gerektiği, gelirler oranlandığında ve tasarruf edilebilecek miktarlar hesaplandığında davacının bu taşınmazın alımına %71.44 oranında katkı yaptığı ve alacak hakkının bulunduğu gerekçesiyle davacı (alacaklının) katkı payı alacağı davasına ilişkin talebinin kabulüne, 60.724 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.Takip dayanağı ilam içeriğindeki alacak evlilik birliği içerisinde taşınmazın alımına yapılan katkıdan doğmaktadır. İİK’nun 82.maddesinin ikinci fıkrasının amacına uygun yorumlanması ile ve hakkaniyet ilkesi gereği, katkı payı alacağının eşyanın bedelinden doğduğu, buna göre alacaklısına karşı alımına katkı yaptığı taşınmaz için “borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline münhasır” olması nedeniyle meskeniyet şikayetinde bulunulamayacağı kabul edilmiştir.O halde, katkı payından kaynaklanan borcun bu eşya yani alımına katkı yapılan evin bedelinden doğması halinde İİK’nun 82.maddesi birinci fıkrasının onikinci bendine dayalı borçlunun haline münasip evinin” haczedilemeyeceği; diğer bir ifade ile meskeniyet şikayetinin kabulü mümkün değildir.Ne var ki, takip konusu alacağın 18.02.1997 tarihinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun yürürlük tarihinden önce, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu tarihte satın alınmış taşınmaza yapılan katkı payı alacağına ilişkin olduğu hususu açık olmakla birlikte bozma ilamında çelişki oluşturacak şekilde takip konusu alacağın katılma payı alacağı olarak ifade edilmesi ve yine Mahkemece şikayetin reddine karar verilmiş olmasına rağmen bozma ilamının sonuç kısmının “…mahkemece borçlunun şikayetinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir…” şeklinde yazımı isabetsiz olup, bozma ilamındaki maddi hataya dayalı bu ibarelerin düzeltilmesi gerekmiştir.Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, borçlunun haczedilen malları alacaklıdan satın almış; yani alacak bu malların satış bedelinden doğmuş ise borçlunun satıcıya (alacaklıya) karşı o malların haczedilemeyeceğini ileri süremeyeceği, katkı payı alacağının taşınmazın satış bedelinden doğmuş bir borç olarak kabulünün mümkün olmadığı, takip taraflarının satış işleminin alıcı ve satıcısı konumunda olmadıkları belirtilerek direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle ve borcun katkı payına ilişkin olması karşısında hakkaniyet ilkesi gözetilmek suretiyle bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.O halde mahkemece, borcun eşya bedelinden doğmuş olması nedeniyle meskeniyet şikayetinin tümden reddi ile borçlunun haline münasip mesken ihtiyacının karşılanması için gereken 60.000 TL'den aşağı olmamak üzere satılması ve anılan miktarın borçluya verilmesi kaydı ile satışın yapılmasına karar verilmelidir.Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, bozma ilemı metninden “katılma payı alacağı” ibaresinin çıkarılarak yerine “katkı payı” ibaresinin yazılmasına ve yine bozma ilamındaki “O halde mahkemece borçlunun şikayetinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.” ibaresi de çıkarılarak yerine “O halde mahkemece borçlunun şikayetinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesi isabetsizdir.” cümlesinin yazılmasına ve direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun'un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 13.03.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.MUHALEFET ŞERHİAlacaklının alacağının katkı payı alacağı olması ve dava konusu taşınmazın satış bedelinden kaynaklanmaması nedeniyle borçlu, malın haczedilemeyeceğini ileri sürerek meskeniyet iddiasında bulunabilir. Bu nedenle aksi yöndeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
TEMYİZ HARCI • NİSBİ HARCA TABİ DAVA MAKTU HARCA TABİ DAVA
Taraflar arasındaki “fazla mesai alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muratlı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.09.2010 gün ve 2009/61 E., 2010/224 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin
İşveren şirketler arasında organik bağın bulunması- Tüzel kişilik perdesinin aralanması
Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir
Sıra cetveline itiraz davası kime yöneltilmeli - sıra cetvelinde kendi ile veya önce pay ayrılan
Taraflar
arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik
olarak verilen hükmün süresi içinde şikayet olunanlar A.P ve
R.M.A vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü.
-
K A
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?