Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10146 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 9504 - Esas Yıl 2011





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili Av.E.... H.... K.... geldi. Davalı taraftan gelen olmadı. Hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira parasının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 5.7.2006 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak Ağustos 2006-Eylül 2008 arası kira parası 14.474.48 TL ve işlemiş faizi 2.918.44 TL olmak üzere toplam 17.392.92 TL'nin tahsili için davalı hakkında Ankara 31.İcra Müdürlüğü'nün 2008 / 12893 sayılı dosyası ile tahliye istekli icra takibi yapmış, takibe davalıların itiraz etmesi üzerine itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin işbu davayı açmıştır. İtirazın iptali davası, normal bir eda ( alacak ) davası olup takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra ve İflas Kanunu'nun 68-68a'daki belgelerden birine sahip bulunmayan alacaklı itirazın hükümden düşürülmesini sağlayabilmek ve itiraz ile duran icra takibine devam edilmesini isteyebilmek için itirazın iptali yoluna başvurabilir.İtirazın iptali davasında görevli mahkeme, tarafların sıfatına ve takip konusu alacağın miktarına göre belirlenir. Takibin dayanağının kira sözleşmesi olması ya da talebin kira alacağına ilişkin bulunması durumu değiştirmez. Davacı tarafından her ne kadar davalı hakkında tahliye istekli icra takibi yapılmış ise de, itiraz üzerine açılan davada davacının kiralananın tahliyesine yönelik bir istemi bulunmamaktadır. Sadece itirazın iptal edilmesini ve davalıdan icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Yargılama aşamalarında da tahliyeye yönelik bir talepte bulunmamıştır. İcra ve İflas Kanunu'nun 269 / d maddesinde de, yasanın özel hükümleri ile düzenlediği bu takipte de kıyasen aynı kanunun 62, 63, 65, 66, 68, 70 ve 72. maddelerinin uygulanacağı kabul edilmiştir. Hiç kuşkusuz bu maddede de sayılan diğer maddeler yine icra takibi ile ilgilidir. İcra takibi bırakılıp genel hükümler çerçevesinde dava açıldığı takdirde İcra ve İflas Kanunu'nun 269 / d maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Sözü edilen maddeler tamamen icra dairelerinin ve icra mahkemesinin uygulayacağı hükümleri ilgilendirdiğinden 269. maddede 67. maddenin sayılmaması gayet doğaldır. Genel hükümler arasında yer alan 67. maddenin taşınmazların icra yoluyla tahliyesi için düzenlenmiş olan 269 ve sonraki maddelerle bağlantılı olduğu düşünülemez. İcra takibinin tahliye istekli olarak yapılmış olması itiraz üzerine sadece kira alacağına yönelik olarak itirazın iptalinin istenmesine engel teşkil etmez. Davada tarafların sıfatına ve tahliye istenmemiş olmasına göre görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olup işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.na 31.3.2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile ilave edilen 3.maddenin göndermesiyle uygulanması gereken HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 825.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 4.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.