Taraflar arasındaki "kadastro tespit tutanağında düzeltim" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çumra Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 17.06.2010 gün, 2008/150 E – 2010/262 K sayılı kararın incelenmesi davalı T.. M.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2011 gün, 2011/2728 E – 2011/6749 K sayılı bozma ilamı ile;“...Davacı vekili, dava konusu 284 ada 5, 262 ada 131 ve 262 ada 125 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin 17.8.2006 tarihinde yapıldığını, 262 ada 125 nolu parselin edinme sebebinde “...iş bu taşınmaz İbrahim kızı F.. B..’in nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla 20 yılı aşkın bir zamandan beri zilyet ve tasarrufunda iken adı geçen bu yerini kanuni ehliyete haiz ve mümeyyiz olarak kayıtsız ve şartsız 2004 yılında Ahmet oğlu T.. B..’e hibe ederek zilyetliğini devir ettiği…” 284 ada 5 nolu parselin “…iş bu taşınmaz İbrahim kızı F.. B..’in nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla 20 yılı aşkın zamandan beri zilyet ve tasarrufunda iken adı geçenin bu yerini kanuni ehliyete haiz ve mümeyyiz olarak kayıtsız ve şartsız 2002 yılında Mehmet oğlu M.. B..’e hibe ettiği…” yine 262 ada 131 parselin “… iş bu taşınmaz İbrahim kızı F.. B..’in nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla 20 yılı aşkın bir zamandan beri zilyet ve tasarrufunda iken adı geçen bu yeri kanuni ehliyete haiz ve mümeyyiz olarak kayıtsız ve şartsız 2004 yılında Ahmet oğlu T.. B..’e hibe ederek zilyetliğini devrettiği…” yazılı ise de, halen Çumra Kadastro Mahkemesinin 2006/487 esasında kayıtlı kadastro tespitine itiraz davasını etkileyecek bir belirleme olduğundan edinme sebeplerinin değiştirilerek 284 ada 5 ve 262 ada 125 nolu parsellerin Ahmet Bilir’e tashihen tesciline, 262 ada 131 parselin ise Ayhan Bilir adına tashihen tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, T.. M..ne dava dilekçesi yöntemine uygun olarak tebliğ edilmesine karşın Hazine vekili ya da temsilcisi oturumlara katılmamış ve yanıt vermemiştir.Davalı M.. B.. ilk oturumda dava konusu taşınmazlardan davacı olan annesinin bir ilgisinin olmadığını, taşınmazlardan birisini öteki davalı ağabeyi T.. B..’in, Ayhan Bilir isimli şahıstan satın aldığını, diğer ikisinin ise babalarından kendisine ve diğer davalıya kaldığını davayı bu şekilde kabul ettiğini açıklamış, beyanını imzası ile onaylamıştır. Öteki davalı T.. B.. tebligata rağmen oturumlara katılmamış, yanıt vermemiş ve kendisini vekille temsil ettirmemiştir.Mahkemece, taşınmazların bulunduğu yerde tespit bilirkişileri ile yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları huzuruyla keşif yapıldıktan sonra davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davalı T.. M.. temsilcisi aracılığıyla temyiz edilmiştir.Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; yerel mahkemece davacının dilekçesinde değinmiş olduğu Çumra Kadastro Mahkemesinin 2006/487 esasta kayıtlı dava dosyası 31.3.2009 tarihli dört nolu celsede getirilerek incelenmiştir. Davacısının F.. B.. (eldeki davanın davacısı) davalının maliye Hazinesi, davanın konusunun kadastro tespitine itiraz davası ve eldeki davaya konu olan taşınmazlar olduğu belirlenmiştir. Derdest dava dosyası mahalline iade edilmiştir. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ile kadastro tespit bilirkişileri ve davacı tanıkları davacının iddiasını doğrular biçimde beyanda bulunmuşlardır. Dava konusu parsellere ilişkin kadastro tutanakları getirilmiştir. Tutanakların itirazsız olarak 18.12.2006 tarihinde kesinleştirildikleri görülmüştür. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi ve kabulündedir.Uyuşmazlık kadastro tespitine itiraz dosyasına esas olmak üzere kadastro tespit tutanaklarının edinme sebeplerinin böyle bir dava ile değiştirilip değiştirilmeyeceğinde toplanmaktadır. Davacı F.. B.. vekili, vekil edeninin Kadastro Mahkemesinde açtığı kadastro tespitine itiraz davasında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde açıklanan miktar sınırlamalarına takılmamak için eldeki bu davayı açarak sözü edilen parsellerin edinme sebeplerinin değiştirilmesini istemektedir. Kadastro tutanakları; edinme sebepleri de dâhil aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edilen belgelerdir. Kadastro tutanakları ve bunların tapu kayıtlarına göre F.. B.. kayıt maliki olmadığından belgesizden edinilen bu taşınmazların miktarları davacı açısından hesaplanmaz ve davacıyı hukuken bağlamaz. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1 fıkrası uyarınca belgesizden edinilen bir taşınmazın miktarının hesaplamada gözönünde tutulması için davayı açan kişi adına tespitin yapılmış olması ve kesinleşmesi ile tapu kaydının oluşmuş olması gerekir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Bu bakımdan davacının böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Daha açıkçası davacının işbu davayı açmakta hiçbir hukuki yararı yoktur. Çünkü hukuki yarar ilkesi uygulamada dava koşulu olarak kabul edilmektedir. Bu davayı davalı gerçek kişilerin açması durumunda dinlenme olanağı olup olmayacağı mahkemesince takdir edilecektir. Öte yandan böyle bir davada T.. M..ne husumetin yönetilmesi de doğru değildir.Kural olarak, tapuda kayıtlı taşınmazlar bakımından dava kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır.T.. M.. kayıt maliki olmadığına göre buna karşı açılan davanın pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken esastan karar verilmiş olması doğru değildir.Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır...”gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kadastro tespit tutanağındaki edinme sebebinin tashihi istemine ilişkindir.Davacı vekili; dava konusu 284 ada 5, 262 ada 131 ve 262 ada 125 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinde edinim nedenlerinin hatalı yazıldığını, bu hatanın Çumra Kadastro Mahkemesinin 2006/487 esasında kayıtlı kadastro tespitine itiraz davasını etkileyecek bir belirleme olduğunu ileri sürerek kadastro tutanaklarındaki edinme sebeplerinin değiştirilerek 284 ada 5 ve 262 ada 125 nolu parsellerin Ahmet Bilir’e tashihen tesciline, 262 ada 131 parselin ise Ayhan Bilir adına tashihen tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı M.. B..; duruşmadaki beyanında, dava konusu taşınmazların davacı olan annesiyle bir ilgisinin olmadığını, taşınmazlardan birisini, davalı ağabeyi T.. B..’in, Ayhan Bilir isimli şahıstan satın aldığını, diğer ikisinin ise babalarından kendisine ve diğer davalıya kaldığını davayı bu şekilde kabul ettiğini bildirmiştir.Davalı T.. B..; bozmadan sonraki duruşmada, dava konusu taşınmazları satın aldığını fakat tutanakların gerçeği yansıtmadığını bildirmiştir.Davalı T.. M..; beyanda bulunmamıştır.Mahkemece; kadastro tespit tutanaklarındaki edinim nedeninin hatalı yazılması ve davacının senetsizden edindiği taşınmazlar listesinde görünmesi nedeniyle bu taşınmazların davacının senetsizden kazanım miktarını olumsuz etkilediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı T.. M.. vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı T.. M.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde açıklanan miktar sınırlamasına takılmamak için senetsizden edinim listesindeki taşınmazlarla ilgili olarak, kadastro tespit tutanaklarının edinme sebeplerinin değiştirilmesi yönünde açılan davada, sözü edilen taşınmazların maliki olmayan davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı ve böylesi bir davada kayıtlarla ilgisi bulunmayan T.. M..ne husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere özellikle, kadastro mahkemesinde açılan davada anılan hususların değerlendirilmesi gerektiği, eldeki davaya konu edilen taşınmazların maliki olmayan davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı ve böylesi bir davada kayıtlarla ilgisi bulunmayan T.. M..ne husumet yöneltilemeyeceğinden, Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenmiştir.Yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, davacı F.. B..'in eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, direnme kararının yerinde olduğu, onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalı T.. M.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenen Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 03.12.2014 gününde yapılan görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
ÖLEN KİŞİNİN TÜKETİCİ KREDİSİ BORCUNDAN SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU-SİGORTALININ HASTALIĞININ BİLDİRMEMESİ
Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
RÜCU DAVASI ZAMANAŞIMI SÜRESİ
(.Davacı, dava dışı üçüncü kişinin mevzuat gereği kendisine indirimli tarife uygulanması gerekirken Başbakanlık Hazine Müsteşar-lığı’nın talimatı üzerine indirimli tarife uygulamasından vazgeçilmesi nedeniyle ödemiş olduğu fazla elektrik bedelinin geri alınması için açtığı dava sonucunda mahkemece v
Muhatabın bilinen adresine çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iadesi halinde, 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılabilir.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi E. Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?