Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma alacağı... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nden verilen 16.05.2013 gün ve 282/247 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, evlilik birliği içinde iki tarafın katkıları ile alınan taşınmazın ortak mal olduğunu açıklayarak TMK’nun ilgili hükümleri gereği mal rejimi tasfiye edilerek fazla hakları saklı kalmak kaydı ile katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, harcını yatırmak suretiyle verdiği 28.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını 69.410 TL olarak belirlenmiştir.Davalı kendi adına kayıtlı dava konusu taşınmazı kendisinin satın aldığını, davacının katkısının bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 28.02.2013 havale tarihli bilirkişi raporu uyarınca davacının katılma alacağının 69.410,00 TL olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, 60.000 TL alacağın dava tarihinden (06.07.2006) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ıslah dilekçesi ile birlikte talep edilen 9.410 TL alacağın ıslah tarihi olan 17.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar 08.11.1990 tarihinde evlenmişler, yabancı mahkemede 15.02.2006 tarihinde verilen ve 14.04.2006 tarihinde kesinleşen boşanma kararıyla boşanmışlardır. Boşanma kararının tanınmasına ilişkin davanın ise, 06.02.2008 tarihinde açıldığı ve 28.07.2009 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.Dava, mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı ve değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve TMK'nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden birinin, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu edilen 1261 parsel sayılı taşınmaz 05.08.2003 tarihinde satış yolu ile davalı adına tapuya tescil edilmiştır. Davalı vekili 26.07.2007 tarihli 4. celse sırasında vermiş olduğu savunmalarında; özetle davacı ve davalının yurtdışındaki evlerinin satımından elde ettikleri 20 bin Euronun 2/3'ünün davalı ve 1/3'ünün davacı tarafından paylaşılmış olduğunu belirttiği ve ayrıca yine davalı vekilince mahkemeye sunulan 09.10.2006 tarihli dilekçe ile dava konusu satın alınan evin 28 bin Eurosunun davalının 1994 yılında yurtdışında iken geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde kendisine ödenen tazminat parasından ve 17 bin Euronun ise davalının birikimlerinden karşılanarak ödendiği, davacının dava konusu eve katkısının ise 4250 Euro olduğunun ve bu nedenle davacının evin değerinin 1/11'ini aşan talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yukarda belirtilen beyanlar nazara alınarak davacının katılma ve değer artış payının hesaplanmasında yurtdışından satın alınan evden elde edilen gelirlerin tek taraflı olarak sadece davacı lehine hesaba katılması ve ayrıca davalının yurtdışında geçirmiş olduğu trafik kazasına ilişkin tazminat parası alıp almadığına ilişkin ilgili mercilerden evraklar getirtilerek tercümesi yapılıp yine yapılacak olan hesaplamada nazara alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.186,00 TL'nin istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.