Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10004 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1149 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasında görülen davada Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/05/2012 tarih ve 2009/415-2012/257 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 27/05/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacılar vekili, müvekkillerinin 1999 yılından bu yana parasal işlemlerini davalı banka ile yürüttüklerini, davalı bankanın personeli olan...................zimmetine para geçirdiği yönündeki iddia üzerine müvekkillerinin hesaplarında yaptıkları inceleme sonucu, kendi hesaplarından başka şahıslar adına havaleler yapıldığını, dekontlardaki imzaların kendilerine ait olmadığını ve çocukları adına açtırdıkları döviz hesaplarının eksik olduğunu gördüklerini ve durumu davalı bankaya ihbar ettiklerini, ancak davalı banka tarafından ödemede bulunulmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 504.886 TL, 8.611 ABD Doları ve 8.513 Euro'nun davalıdan her alacağın hesaba yatırıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın ...........................'a ihbarının gerektiğini, davanın hiçbir belge ve delile dayanmayan tamamen afaki iddialarla açıldığını, davacıların B....................... ile birlikte hareket ederek yüksek gelir elde ettiklerini, anılan personelin davacıların bilgisi ve iradesi dahilinde ancak bankanın denetim alanı dışında ve kayıt dışı olarak paraları borsa işlemlerinde kullandığını, paraların borsa işlemlerinde batması nedeniyle davacıların oluşan zararlarını kapatmak amacıyla bu davayı haksız olarak bankaya karşı açtıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacıların, davalı banka nezdinde mevduat hesabı açtıkları ve hesabın işletildiği, ihbar üzerine banka operasyon yönetmeni ............................. tarafından mevduat sahiplerinin izni ve bilgisi olmadan hesaptan çekilerek başka alanda kullanıldığı, davacıların hesabından yapılan ödemelerin davacıların izni ve bilgisi dahilinde yapılmadığı, davacılara ödendiği hususunun ispatlanamadığı, ortaya çıkan zararlardan güven kurumu olan bankanın sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 402.385,29 TL, 8.611 ABD Doları ve 8.513 Euro'nun davacıların mevduat hesaplarından çekildikleri tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, davacılara ait hesaplardan davacıların izni ve bilgisi dışında davalı banka personeli tarafından yapılan işlemler sonucu çekilen paraların davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davaya konu işlemlerle ilgili olarak bu işlemleri yaptığı iddia olunan banka personeli hakkında açılan ceza davasının devam ettiği, ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunda, davaya konu işlemlerin davacıların zararına yol açıp açmadığı, onların izni ve bilgisi dahilinde olup olmadığı hususlarında varılan sonuç ile bu davada alınan bilirkişi raporunda varılan sonucun birbirinden farklı olduğu anlaşılmıştır.Bu durumda devam eden ceza yargılamasının sonucunun beklenerek, ceza yargılaması sonucu ortaya çıkacak maddi gerçeklik ile ceza dosyasındaki iddia, savunma, ifade ve deliller bir bütün olarak değerlendirilerek sonucuna göre, davacılara ait hesaplardan izin ve bilgileri dışında kendilerini zarara uğratacak işlemlerin yapılıp yapılmadığının tespiti gerekirken, ceza davası sonucu beklenmeden eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2-Kabul şekline göre de yabancı para cinsinden hüküm altına alınan alacaklar için uygulanması gereken temerrüt faizi oranı ile ilgili olarak 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 4/a maddesinde, sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağının düzenlenmiş olması karşısında, yabancı para cinsinden hüküm altına alınan alacağı bu madde uyarınca faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde TL cinsinden olan alacaklar için uygulanması mümkün ticari faiz oranının yabancı para cinsinden olan alacaklara da uygulanmasına karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bu yönden de bozulmasına, ayrıca davalı bankanın istemi üzerine davanın ihbar edildiği ..........................ın karar başlığında ihbar olunan sıfatı ile gösterilmemesi ve davacılar ..................in kendi adlarına da dava açmış olmalarına karşın karar başlığında sadece çocukları ........................................................ velayeten davacı olarak gösterilmeleri de usul hükümleri açısından yerinde olmadığından kararın bu nedenlerle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 29/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.