Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/12/2014 ve 16/11/2015 tarihli tebliğnameleri ile Dairemize gönderilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:S.. G.. ve T.. B..'nin “katılan” sıfatları bulunduğu halde, gerekçeli karar başlığında “müşteki” olarak yazılmaları, mahallinde düzeltilmesi olanaklı yazım hatası olarak kabul edilmiş;Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;1-18.06.2014 günü kabul edilen 6545 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önce işlenen suç tarihinde, nitelikli yağma suçunu yaptırıma bağlayan, 5237 sayılı TCK'nın 149. maddesinin 1.fıkrasının (d) bendinde "Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde" ibaresine yer verilip, ayrıca "eklentiden" bahsedilmemesi nedeniyle, suçta ve cezada kanunilik ilkesini düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 2. maddesinin 3. fıkrasındaki; “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” hükmü uyarınca, işyerinin eklentisi sayılan, fabrika bahçesinde gerçekleştirilen yağmaya kalkışma suçunun, 5237 sayılı Yasanın 149/1-d bendi kapsamında değerlendirilemeyeceği, işyeri ve eklentisinin farklı kavramlar olduğu gözardı edilerek, işyerinin eklentisi sayılan bahçesinde birden fazla kişi ile birlikte gerçekleştirilen yağmaya kalkışma suçu için, suç tarihi itibarıyla sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 149/1-c madde ve bendi ile karar verilmesi yerine, aynı Yasa maddesinin (d) bendi ile uygulama yapılarak alt sınırdan ayrılmak suretiyle fazla ceza tayini,2-Sanıklar hakkında tefecilik suçundan da kamu davası açıldığı, 3628 sayılı Yasanın 18. maddesine göre Hazine'nin bu suçların mağduru ve suçtan zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak 5271 sayılı CMK’nın 234/b maddesi gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’nün duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yakınan ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması,3-Sanıkların, hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar TCK'nın 53/1-a-b-c-d-e maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; ancak, TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca koşullu salıverildikleri takdirde, kendi altsoyları üzerinde TCK'nın 53/1-c bendinde sayılan hakları kullanmaktan yoksunluklarının sona erdirilmesine karar verilmiş ise de; 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK'nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması,Bozmayı gerektirmiş, yakınan Hazine vekili ile sanıklar M.. Ş.., M.. Ş.. ve M.. T.. ve savunmanları ile sanıklar Y.. C.. ve H.. E.. savunmanlarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 15.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.