Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9682 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14701 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, uygulanan kanun maddesinin, “TCK'nın 50/3. maddesi atfıyla aynı Kanun'un 50/1-a maddesi” yerine, sadece “TCK'nın 50/1-a maddesi” olarak gösterilmesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, 2-Sanık hakkında 5271 sayılı CMK'nın 231/5 maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına karar verilirken, tayin edilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinin gerekçe gösterildiği, oysa ki şartları varsa, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin, 5237 sayılı TCK'nın 50. maddesinde sayılan seçenek yaptırımlardan ve erteleme hükümlerinden önce uygulanması gerektiği, sanığın sabıkasız olduğu ve dosya kapsamına göre somut bir zararın da bulunmadığı gözetilmeksizin, sanığa verilen cezanın paraya çevrilmiş olması şeklinde gerekçe ile sanığın lehine olan bu düzenlemeden faydalandırılmaması,3- TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01.03.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin, “Denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğünce yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına başlanmaması veya infaza başlandıktan sonra denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğünce görevlendirilen denetim görevlisi veya denetleme memuru tarafından hazırlanan "denetleme planına" şube müdürlüğünün uyarısına rağmen uyulmaması halinde kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin sanığa ihtarına,” şeklinde, yine adli para cezasının taksitlendirilmesine yer olmadığına karar verilen sanık hakkında, infaz aşamasında uygulanacak taksitlendirme sonucunda taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geriye kalan kısmının bir seferde tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine dair infazı kısıtlayacak biçimde hüküm kurulması,Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanığın kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 03/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.