Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9506 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17000 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, şikayetçi ...'un aracından çalınan boş çek yapraklarından 0109954 seri numaralı çek yaprağını ele geçirerek, 20/06/2007 keşide tarih ve 4.000 TL bedelli olarak doldurduğu ve aldığı borç para karşılığında ...'e verdiği,...'ün de suça konu çeki borcu karşılığında ...'ya ciro etmek suretiyle teslim ettiği, çekin ... tarafından bankaya ibrazında çalıntı olduğunun anlaşıldığı iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda;1-Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Denizli 4. Asliye Ceza Mahkemesince, 15/05/2008 tarihinde verilen 2007/495 esas, 2008/262 karar sayılı olan ve 1 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşme tarihinin 18/06/2008 tarihi olduğu, kanunda tanımlanan uygulama şartlarının oluşmadığı ve bu nedenle tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından TCK'nın 58. maddesi gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kısmın tamamen çıkarılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;Sanığın savunmalarında, suça konu çeki borcuna karşılık ...'e verdiğini beyan etmesi, tanık olarak ifadesine başvurulan ...'ün de, kollukta ve talimat ile mahkeme huzurunda verdiği ifadelerinde, sanığın söz konusu çeki kendisine olan borçlarına karşılık verdiğini belirtmesi karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03.03.1998 tarih ve 6/8-69 sayılı kararında açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı gözetilerek, sanığın yasal unsurları itibariyle oluşmayan nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatı yerine mahkumiyetine hükmolunması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.