Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7653 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26433 - Esas Yıl 2013





Hakaret suçundan sanık ...’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair,... SULH CEZA MAHKEMESİNİN) 27/02/2013 tarihli ve 2012/877 esas, 2013/159 sayılı kararının,.. Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/07/2013 gün ve 237093 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanık hakkında daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkûmiyetinin bulunduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, dosyada mevcut sanığa ait 10/12/2012 tarihli adlî sicil kaydında yer alan ilamın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin olması ve sanığın kasıtlı suçtan bir mahkûmiyetinin bulunmaması karşısında, 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin uygulanması için gerekli şartların mevcut olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret suçundan sanık ... hakkında açılan kamu davasında, ...Sulh Ceza Mahkemesinin 27.02.2013 tarihli kararı ile, 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve koşulları oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, yoklukta verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin mahkeme gerekçesinin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle, - Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması, - Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. İnceleme konusu somut olayda; sanık ... hakkında hakaret suçundan adli para cezası verildiği, sanığın adli sicil kaydında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilam bulunduğu, işlenen hakaret suçunun somut zarar suçu olmadığı ve sanığın CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Ancak oluşan bu objektif koşulların yanında mahkemenin takdirine bağlı olan subjektif koşulun da birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Her ne kadar sanığın adli sicil kaydında bulunan ilam, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin bir karar ise de, mahkemenin CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına yönelik kararında, “Sanığın daha önceden kasıtlı suçtan mahkum edilmiş olup, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması göz önünde bulundurulduğunda yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmadığından, sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına”gerekçesine yer verilmiştir. Adli sicil kaydında bulunan ilamda, CMK’nın 231. maddesinin uygulanmış olması nedeniyle, bu ilam kasıtlı suçtan mahkumiyet olarak görülemeyecek ise de, subjektif koşulun kişilik boyutu itibariyle değerlendirilmesinde mahkemece göz önünde bulundurulabilecektir. Mahkemenin takdirine yönelik olan bu gerekçenin yerinde veya yeterli olup olmadığı temyiz incelemesinde değerlendirilebilecekken, takdire müteallik konuların inceleme dışı bırakıldığı olağanüstü kanun yolu olan, Kanun yararına bozma yoluyla denetlenemeyecektir.Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik subjektif koşulun somut olayda gerçekleşmediği, ayrıca mahkemenin takdirine ilişkin olan subjektif koşulun da kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmıştır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 06.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.