(...Alacaklı
tarafından borçlular hakkımda kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile
icra takibine başlanmıştır. Takip dayanağı bononun incelenmesinde
keşidecinin muteriz borçlu B.S.T, lehtarın ise dava dışı diğer borçlu KC
Construction ... A.Ş. olduğu, senedin takip alacaklısı D.Haber ...
A.Ş.’ye ciro yoluyla devredildiği görülmektedir. Borçlunun icra
mahkemesine başvurusu dayanak senedin 30.06.2008 tarihli sözleşme
nedeniyle tüketici senedi olarak verildiğine ilişkindir.
Anılan sözleşmenin incelenmesinde; konut vadeli satışlar için düzenlenen
taşınmaz satış sözleşmesi olduğu ve alıcı muteriz borçlu B.S.T. ile
satıcı dava dışı diğer borçlu KC Construction ... A.Ş. arasında
düzenlendiği, takip alacaklısının anılan sözleşmede yer almadığı
anlaşılmaktadır.
TTKnın
690.maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı
kanunun 599. Maddesinde; “ ... keşideci, lehtarla doğrudan doruya
arasında mevcut olan münasebetlere dayanan defile-ri, müracaatta bulunan
hamile karşı ileri süremez. Meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken,
bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” hükmü düzenlenmektedir.
Somut
olayda takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat
edilmediği gibi senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle
verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca
muteriz borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz
edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilmemiştir.
Bu
durumda TTK'nın 599.maddesi hükmü gereği keşideci borçlunun, lehtara
karşı ileri sürebileceği defileri (senedin tüketici senedi olarak
verilmesi nedeni ile 4077 sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkında
Kanun’un 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği
iddiasını) takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceği hususu nazara
alınarak istemin reddi yerine takibin iptaline dair verilen mahkeme
kararı isabetsizdir.
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk
Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Karar: Dava, takibin iptali istemine ilişkindir.
Davacı
(borçlu) vekili; takibe konu senedin Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanunun (TKHK) kapsamında düzenlenerek KC Constructi-on AŞ.'ne
verildiğini, TKHK'nın 6/A maddesi gereğince bu tür senetlerin nama
yazılı olarak düzenlenmesi gerektiğini, oysa takibe konu senedin emre
yazılı olarak düzenlendiğinden geçersiz olduğunu, bu durumun herkese
karşı ileri sürülebileceğini ve re'sen dikkate alınması gerektiğini
belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı
(alacaklı) hamil vekili; davacı borçlunun temel borç ilişkisinden doğan
defilerini senedi düzgün ciro zinciri ile ve iyi niyetle devralan
müvekkili hamile karşı ileri süremeyeceklerini, ayrıca davacının senedi
bilerek ve isteyerek emre yazılı olarak düzenleyerek tedavül yeteneği
kazandırmalarının sonuçlarına katlanmaları gerektiğini, diğer davacı KC
Construction A.Ş'nin tüketici sayılamayacağını belirterek davanın
reddini talep etmiştir.
Yerel
mahkemece, TKHK'nın 6/A maddesindeki emredici hükme rağmen emre yazılı
olarak düzenlenen takibe konu senedin geçersiz olduğu gerekçesiyle
davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine,
Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş;
mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı vekili
temyize getirmiştir.
Direnme
yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dosya kapsamına göre
davacı keşidecinin senedin tüketici senedi olarak verildiğinden bahisle
“nama yazılı düzenlenmesi gerektiği” iddiasını takibe konu senedi ciro
yoluyla devralan takip alacaklısı/davalıya karşı ileri sürüp
süremeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Hukukumuzda
kıymetli evrak, hak sahibinin senetten tespiti şekline göre “nama”,
“emre” ve “hamile” yazılı kıymetli evrak olarak üçe ayırmak mümkündür.
Hak
sahibi, diğer bir deyişle alacaklı, senede hamil olmak keyfiyetiyle
birlikte, bir temlik (alacağın temliki) işlemine de bakılarak tespit
ediliyorsa, böyle bir senet “nama yazılı senet” niteliğindedir. Yani,
senette mündemiç hakkın sahibi olabilmek için, senedin mülkiyetini karşı
tarafa geçiren işlemin yanında, ayrıca bir de temlik muamelesinin
yapılması, nama yazılı senetlerde şarttır.
Nama
yazılı kıymetli evrak, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6762 sayılı
TTK)'nın 566.maddesinde (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı
TTK)'nın m. 654), “Belli bir şahsın namına yazılı olup da, onun emrine
kaydını ihtiva etmeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan
kıymetli evrak, nama yazılı senet sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Nama
yazılı senet için verilen tanımda iki husus üzerinde durulmuştur. Bir
defa, “senedin belli bir şahsın namına (adına) yazılı olması” gerekir.
Bu birinci şarttır (olumlu, pozitif şart). İkinci şart ise, “senedin
emre kaydını ihtiva etmemesi” ve “kanunen de emre yazılı senetlerden
sayılmamasıdır” (olumsuz, negatif şart).
Bazı
kıymetli evrak vardır ki, Kanun bunları, aksine bir kayıt taşımadıkları
takdirde, emre yazılı saymıştır. Bunlar, belli bir şahıs namına yazılı
olsa ve emre kaydı ihtiva etmese bile, kanun hükmü gereği emre yazılı
kıymetli evrak sayılır. Böyle senetleri, ancak emre yazılı olmadıklarını
“açıkça” belirtmek suretiyle nama yazılı olarak düzenlemek mümkündür.
Bu belirtme, senede “menfi emre kaydı” konarak yapılır.
Buna
karşılık, senede hamil olma durumunun hak sahipliği sıfatını tespit
yönünden yeterli olduğu senetler ise, “hamile yazılı kıymetli evraktır”.
Hamile yazılı kıymetli evrakta, “senedin hamili olma”, alacaklılık
sıfatının tespitinde yeterli olmaktadır.
Hamile
yazılı senetler, Türk Ticaret Kanunu'nun kıymetli evraka ilişkin
kitabının üçüncü faslında hükme bağlanmıştır (6762 sayılı TTK. M. 570-
581; 6102 sayılı TTK'nın m. 658- 669). Hamile yazılı senetler için
verilen genel tanım şöyledir: “Senedin metin veya şeklinden, hamili kim
ise, o kimsenin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak,
hamile (hamiline) yazılı senet sayılır” (6762 sayılı TTK. M. 570/1; 6102
sayılı TTK'nın m. 658).
Görüldüğü
üzere tanım iki ana unsura dayanmaktadır: Bunlardan birincisi, hamile
yazılı senetlerin kıymetli evrak olduğu; ikinci unsur ise, hamile yazılı
senetlere, hamile yazılı senet niteliği kazandıran “hamile kaydı”dır.
Hamile kaydı hakkında belli bir şekil öngörülmemiştir.
Bazı
senetlerin hamile yazılı düzenlenebileceği ise, Kanun'da açıkça
belirtilmiştir: Hamile yazılı çek (6762 sayılı TTK. M. 697), ipotekli
borç ve irat senedi (TMK. M. 914), tahviller (6762 sayılı TTK. M.
425/1), rehinli tahvilat (TMK. Md. 971), intifa senetleri (6762 sayılı TTK. M. 573), hamile yazılı havale (818 sayılı BK. M. 426) gibi.
Öte
yandan, senede hamil olma hali yanında, hak sahibinin tespiti
bakımından bir “cironun yapılmış bulunması” keyfiyetinin de arandığı
kıymetli evrak da vardır ki, bunlara “emre yazılı kıymetli evrak” denir.
Emre
yazılı senetler, kambiyo senetlerinden sonra yer alan ve “Kambiyo
Senetlerine Benzeyen Senetler” başlığını taşıyan beşinci fasılda
düzenlenmiştir. Kanun yapıcı, poliçe hakkındaki hükümlerin, bütün emre
yazılı senetlerde de uygulanabileceğini düşünmüş; bu hükümler, özel bir
hükümle farklı esaslar benimsenmediği sürece, diğer emre yazılı senetler
için de uygulanabilecek genel hükümler olarak kabul edilmiştir.
Emre
yazılı senedin tanımı, 6762 sayılı TTK'nın 736.maddesinde yapılmıştır.
Buna göre, “emre yazılı olan veya kanunen emre yazılı sayılan evrak,
emre yazılı senetlerdendir” (6762 sayılı TTK. M. 736; 6102 sayılı
TTK'nın m. 824/1). Tariften de anlaşılacağı üzere, emre yazılı senetler
iki türlü olabilir: Ya, belli bir senet tipi kanun yapıcı tarafından
“kanunen emre yazılı senetler” olarak kabul edilir; yahut da, esas
itibariyle emre sayılmayan bazı senetlere “emre” kadının konması
suretiyle o senet emre yazılı senet haline getirilir (iradi olarak emre
yazılı senetler).
“Kanunen
emre yazılı senet”, belli bir tipe (gruba) dahil senetleri ifade eder.
Bu tipe dahil senetlerin emre yazılı olduğu kabul edilir. Mesela,
kambiyo senetlerinin emre yazılı olması gibi. Poliçe, bono ve çek,
“kambiyo senedi tipine dahil olduğu için” emre yazılı senettir (Fırat
Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 11.basım, Ankara 2005, s. 41-51).
Diğer
taraftan 6762 sayılı TTK'nın 690.maddesinin yollamasıyla bonolarda da
uygulama yeri olan 6762 sayılı TTK'nın 599.maddesinde “Poliçeden dolayı
kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle
kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan
def'ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil
poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş
olsun” hükmü öngörülmüştür.
Alacaklının
takibine dayanak yaptığı senet kambiyo senedi (bono, poliçe ve çek)
niteliğinde olmadığı halde, icra müdürü takip talebini kabul ederek
borçluya kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna ilişkin ödeme emri
gönderirse, beş gün içinde icra mahkemesine şikayette bulunarak, kambiyo
senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin iptalini sağlayabilir (İİK.
M. 168/3, 170a, I).
Bu
nedenle, icra müdürü, alacaklının takip konusu yaptığı belgenin kambiyo
senedi olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. (İİK. M. 168/I). İcra
müdürü, alacaklının dayandığı senedin kambiyo senedi olmadığı kanısına
varırsa, takip talebini reddetmelidir; reddetmezse, kambiyo senetlerine
mahsus takip, şikayet (İİK. M. 168/3, m. 170a, I) üzerine veya re'sen
(İİK. M. 170/a, II) icra mahkemesi tarafından iptal edilir. Ayrıca,
takip talebini alan icra müdürü, alacaklının kambiyo hukuku mucibince
takip hakkına sahip bulunup bulunmadığını da incelemek zorundadır (İİK.
M. 170a, II) (Baki Kuru, İcra ve İflas El Kitabı, İstanbul 2004, s. 658,
686).
Somut
olayda, takip konusu senedin kambiyo senedin özelliklerini taşıdığı ve
alacaklının kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip bulunduğu
anlaşılmaktadır. Diğer taraftan 6762 sayılı TTK'nın 690.madde-sinin
yollamasıyla bonolarda da uygulama yeri olan 6762 sayılı TTK'nın
599.maddesi uyarınca poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse
keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya
mevcut olan münasebetlere dayanan def'ileri müracaatta bulunan hamile
karşı ileri süremez; ancak, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile
borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde bu def'iler ileri
sürebilecektir.
Dosya
kapsamına göre, takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat
edilmediği gibi senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle
verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca
muteriz borçlular tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz
edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilmemiştir.
Bu
durumda mahkemece, 6762 sayılı TTK'nın 599. maddesi hükmü gereği
borçluların “senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile
TKHK'nın 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği
iddiasını” takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceği gibi, keşidecinin
bu durumu sonradan iyi niyetli hamile karşı da ileri sürmesi mümkün
değildir.
Hukuk
Genel Kurulu'nun 05.03.2014 gün ve 2013/12-1286 E., 2014/207 K;
05.03.2014 gün ve 2013/12-1514 E., 2014/208 K. Sayılı ilamlarında da
aynı ilkeler kabul edilmiştir.
Bu
itibarla; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma
kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya
aykırıdır.
Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç
Davalı
vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire
bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217
Sayılı Kanun'un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na
eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğince
BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri
verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 Sayılı Kanun'un
29.maddesi ile eklenen “Geçici madde 7” atfıyla uygulanmakta olan aynı
Kanun'un 366/ IlI.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün
içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.05.2014 gününde
oyçokluğu ile, karar verildi
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
SÖZLEŞMEDEN DOĞAN DAVA • YETKİLİ MAHKEME İFA YERİ
(...Davacı, davalının talebi üzerine davalıya 250.000 TL borç para verdiğini, aylık 11.250 dolar faizin düzenli ödenmesi, ana paranın ise 4 ay içinde ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının ilk ay faizi ödemesine rağmen sonrasını ödemediğini belirterek fazlası saklı kalmak üzere 50.000 TLnin ta
ZAMANAŞIMINI KESEN SEBEPLER • İCRA TAKİBİ
(.Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından yüklenici tarafından açılacak alacak davası Borçlar Kanunu’nun 12
Hizmet tespiti davasında ispat kuralları - Araştırılması gereken hususlar
Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3. İş Mahkemesince davanın “kabulüne” dair verilen 14.12.2011 gün ve 2011/398-2011/1062 sayılı kararın incelenmesi davalı SGK vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 29.12.2011 gün v
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?