Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5774 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 1302 - Esas Yıl 2011
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, feshi ihbar nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar vekili, dava dilekçesinde, 01.07.1999 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesiyle, miras bırakanına ait binanın duvarı ve çatısının baz istasyonu olarak kullanılmak üzere, davacılar tarafından davalıya kiralandığını, 12.08.2009 tarihinde keşide edilen ihtarname ile on gün içinde kiralananın tahliyesinin istediğini, ancak sonuç alınamadığını belirterek davalının kiralanandan tahliyesini istemiştir. Davalı vekili, Borçlar Kanunu 262. maddesi gere??ince davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.07.1999 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kiralayan, davacılardan H…… U…… olup, kiralanan yer taşınmazın çatısı ve duvarıdır. Kiralananın bu haliyle Borçlar Kanunu'nun adi kira hükümlerine tabi bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. Borçlar Kanunu kapsamındaki taşınmazlara ilişkin süreli kira sözleşmeleri, süre sonunda sona erer. Bu durumda, tahliye davasının İ.İ.K.'nun 272. maddesi uyarınca akdin sonunda ve bir ay içinde açılması ya da icra takibi yapılarak tahliye istenmesi mümkündür. Süre bitiminden önce veya bir aylık dava açma süresi içinde fesih iradesi kiracıya bildirilirse davanın kira süresinin bitiminden itibaren bir ay içinde açılması zorunlu değildir. Bu durumda akit süresiz hale gelmeyeceğinden Borçlar Kanununun 262. maddesi koşulları aranmaz. Borçlar Kanununa tabi süreli kira sözleşmesinin sonunda, tahliye davası açıldığında, başka bir sebep aranmaksızın tahliyeye karar verilir.Davacılar tarafından 14.08.2009 tarihinde davalıya tebliğ ettirilen sözleşmenin yenilenmeyeceğini ilişkin ihtarnamenin, bu sözleşmenin son bulduğu 01.07.2009 tarihinden itibaren bir aylık sürede tebliğ edilmediğinden süre koruyucu nitelikte olmadığının kabulü gerekir. Bu itibarla, 18.09.2009 tarihinde açılan davanın süre yönünden reddi gerekirken, olayımızda uygulama olanağı bulunmayan Borçlar Kanunu 254. maddesine dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 3.5.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.