Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5110 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 3844 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Yargıtay bozma ilamında özetle: "Davalıların dayandığı tapu kaydının çekişmeli parseli kapsadığının Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.3.1958 gün, 1954/46 esas ve 1958/40 sayılı kararı ile sabit olduğu, davalılar tapusunun muntazam tedavül edip, geçerliliğini koruduğu, dava konusu olayda çözümlenmesi gereken hususun davacılar tapusunun geçerliliğini koruyup korumadığı ve tapu kayıtlarının çatışıp çatışmadığına ilişkin olduğu, Davacıların dayandığı Şubat 1329 tarih 12 nolu tapu kaydının L……. adına kayıtlı olduğu, davalıların dayandığı Kanuni Sani 1328/3 nolu tapu kaydının doğu ve kuzey sınırlarının davacıların tapu kaydının ilk maliki L……. Bey'i gösterdiğinin anlaşıldığı, tapu kayıtlarının birbirlerini hudut gösterdiğinden, kayıtların çakıştığından söz edilemeyeceği, çözümlenmesi gereken hususun ortak sınırın belirlenmesi olduğu, davacılar tapusunun tedavül görmediğine göre kayıt malikinin ölüm tarihinin araştırılması, davacı tapusunun hukuki kıymetini yitirdiği sonucuna varıldığı halde, ortak sınırın belirlenmesine gerek bulunmadığı, bu durumda uyuşmazlığın kullanım durumuna göre çözülmesi gerektiği" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; çekişmeli parselin tespitteki niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı M……. ile davalı M…….. mirasçısı Yusuf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, davacı ve davalıların dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının davaya konu parseli kapsamadığı ve taşınmaz üzerinde taraflar yararına zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmek suretiyle davanın reddine, taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli olmadığı gibi değerlendirme de dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur. Yargıtay bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesap hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozmada işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Hükmüne uyulan bozma ilamında aynen; mahkemece taraflara ait tapu kayıtlarının çekişmeli parseli kapsadığı davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydının önceki ve doğru temele dayandığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de yapılan inceleme ve uygulama hükme yeterli bulunmamıştır. Davalıların dayandığı tapu kaydının çekişmeli parseli kapsadığı Yargıtay'dan geçmek suretiyle kesinleşen Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.3.958 gün, 954/46 esas ve 958/40 sayılı kararıyla sabittir. Esasen davalılar tapusunun bu yere ait olduğunu mahkemede kabul etmektedir. Davalılar tapusu muntazam tedavül etmiş olup geçerliliğini koruyan bir tapudur. Dava konusu olayda çözümlenmesi gereken husus davacılar tapusunun geçerliliğini koruyup korumadığı ve tapu kayıtlarının çatışıp çatışmadığına ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15/2. maddesi uyarınca taşınmazın bir bölümünün iktisabı da mümkündür. Davacıların dayandığı Şubat 1329 tarih 12 numaralı tapu kaydının L……. adına kayıtlıdır. Tapu kaydı batı hududu olarak H…….'yı okumaktadır. Buna karşılık davalıların dayandığı tapu kaydının ilk kez K.Sani 1328 tarihinde ve 3 numaralı tapu kaydıyla tesis olunduğu, bu tapu kaydının doğu ve kuzey sınırlarının davacıların tapu kaydını ilk maliki L…….'i gösterdiği anlaşılmaktadır. Tapu kayıtları birbirini hudut gösterdiğine göre kayıtların çatıştığından söz edilemez. Dava konusu olayda çözümlenmesi gereken husus her iki taşınmaz arasındaki ortak sınırın belirlenmesidir. Bu nedenle öncelikle mahallinde keşif yapılarak taşınmazlar arasındaki ortak sınır yerel bilirkişi beyanlarıyla tesbit edilmeli, kayıtların ihdas tarihinden sonra ortak sınırın değiştirilip değiştirilmediği araştırılmalı, yerel bilirkişiler aracılığıyla ortak sınırın belirlenmesi mümkün olmadığı takdirde tanık beyanlarıyla ortak sınırın belirlenmesine çalışılmalı, tanıklarla da ortak sınırın tesbitini mümkün olmaması halinde kayıtların revizyon gördüğü parseller dikkate alınarak ve kayıt miktarıyla orantılı olarak ortak sınır belirlenmelidir. Ancak, bu arada dava konusu olan parsel üzerinden kimin hangi tarihten beri zilyet olduğunun belirlenmesi gerekir. Zira davacılar tapusu tedavül görmediğine göre kayıt maliki H…… Ağa'nın ölüm tarihi araştırılmalı, ölüm tarihi ile tesbit tarihi arasında davalılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-c maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap şartlarını oluşup oluşmadığı belirlenmelidir. Dava konusu taşınmaz yönünden davacılar tapusunun hukuki değerini yitirdiği sonucuna varıldığı takdirde ayrıca ortak sınırın belirlenmesine gerek bulunmamaktadır. Zira bu durumda uyuşmazlığın kullanım durumuna göre çözümlenmesi gerekir." İbareleri yer almış bulunmaktadır. Bu ibarelerden de anlaşılacağı üzere taşınmazın davalı tarafın tapusu kapsamında kaldığı, yukarda tarih ve numarası belirtilen mahkeme kararıyla saptanmıştır. Kayıtların birbirini hudut okuması sebebiyle birbiriyle çatışma durumunun olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ortak sınıra ilişkin olup, ortak sınırın belirlenmesi gerektiği ancak davacı tapusunun malikinin ölüm tarihi ve taşınmazın davalı tarafça kullanım durumu nazara alındığında davacı taraf tapusunun hukuki kıymetini yitirip yitirmediği hususlarının araştırılması gerektiğine işaret edilmiştir. Bozmaya uyulduktan sonra taşınmazın tapu kayıtları kapsamında kalmadığının kabulü mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere öncelikle davacı tapusunun hukuki kıymetini kaybedip kaybetmediğini belirlemek şayet tapu hukuki kıymetini kaybetmiyor ise bozma ilamında belirtildiği şekilde ortak sınır araştırılması yapılıp varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir. Bozma ilamına uyulduğu halde ilamda işaret edilen hususların hiç birisi yerine getirilmeden ve bozma ilamı yanlış değerlendirilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, tarafların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 3.7.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.