DAVA :Taraflar
arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; Kocaeli 3. İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair
verilen 29.12.2011 gün ve 2010/722 E., 2011/683 K. sayılı kararın incelenmesi
tarafların vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk
Dairesi'nin 16.1.2013 gün ve 2012/4595 E., 2013/331 K. sayılı ilamı ile;
( ... 1-) Dosyadaki
yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir
isabetsizlik bulunmamasına göre, davacıların tüm, davalıların aşağıdaki bendin
kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-) Dava 24.7.2007
tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin
maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacıların
maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen
kabulüne karar verilmişse de manevi tazminatların takdirinde yanılgıya
düşüldüğü, manevi tazminatların çok fazla takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Davacıların çocuğu ve kardeşleri olan M. Ö.'ün ölümüyle sonuçlanan iş
kazasında: sigortalının %20 davalıların ise toplam olarak %80 oranında kusurlu
olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga 818
Sayılı B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 Sayılı T.B.K'nun 56. maddesinde
hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın
özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi
zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın
özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine
karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para,
zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir
fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek
hukukuna dair zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu
tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar,
mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için
gerekli olan kadar olmalıdır. 26.6.1966 tarihli ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı
Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını
etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre
değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan
nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde
göstermelidir.
Hakimin bu takdir
hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik
durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı
davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi
özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu
yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler
gözetildiğinde davacılar S. ve T. Ö.'den her biri yararına hüküm altına alınan
50.000,00'er TL ile davacılar S. Y., S. K.'dan her biri yararına hüküm altına
alınan 25.000,00'er TL manevi tazminatın çok fazla olduğu açıkça belli
olmaktadır. Mahkemece yukarda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate
alınmadan, manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle manevi
tazminatların çok fazla takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve
yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan
temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır... ),
Gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda,
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
H.G.K.'nca
incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
KARAR : Dava, maddi
ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili,
dava dilekçesinde özetle, davacıların murisi M. Ö.'ün davalı şirkete ait iş
yerinde çalışmakta iken 24.7.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu
öldüğünü, fabrikada meydana gelen yangının davalıların işçi sağlığı ve iş güvenliği
önlemlerini almamasından kaynaklandığını belirterek, fazlaya dair haklar saklı
kalmak kaydıyla, ölen işçinin babası T. Ö. için 5.000,00 TL maddi 100.000,00 TL
manevi annesi S. Ö. için 5.000,00 TL maddi 100.000,00 TL manevi, kardeşi S. Y.
için 70.000,00 TL manevi ve diğer kardeşi S. K. için 70.000,00 TL manevi
tazminat olmak üzere toplam 350.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın olay
tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müteselsilen
alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar S. S. ve O.
E. G. vekili cevap dilekçesinde özetle; iş kazasının oluşumunda murisin kusuru
da dikkate alındığında davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin fahiş
ve zenginleşme amacı taşıyacak boyutta olduğunu, olayda davalılara yüklenecek
herhangi bir kusur bulunmadığını, işyerinde işçi sağlığı ve güvenliği
yönetmeliğinin 6/a maddesinde belirtilen tüm tedbirlerin zamanında alındığını,
davacıların murisine çalıştığı makineyle ilgili gerekli eğitimlerin
verildiğini, yangının gerçekleştiği sırada hadde yağı ince filtre değişimi
yapıldığını, bu değişimin makine operatörü ve yardımcıları tarafından iki günde
bir yapılmakta olduğunu, davacıların murisinin sızdırmayı engelleyen contayı
kullanmaması neticesinde basınçla sızan yağın tutuştuğunu, böylece tedbirsiz ve
dikkatsiz davranması sonucu olayın meydana geldiğini, belirterek davanın
reddini savunmuşlardır.
Davalı A... Alüminyum
Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların murisinin
7.1.2006 tarihinden olay tarihine kadar davalı işyerinde operatör olarak
çalıştığını, olayın Folyo 4 Hadde Makinesinin filtre değişimi sırasında çıkan
yangın sebebiyle meydana geldiğini, M. Ö.'ün yangının çıktığı makinenin
operatörü ve filtre değişimi konusunda eğitimli kişi olduğunu, davalı şirketin
makinenin periyodik bakımlarını yaptırdığını, olayın meydana gelmesinde davalı
şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini
savunmuştur.
Yerel mahkemece,
davanın kısmen kabulüyle davacı anne ve babanın maddi tazminat taleplerinin
reddiyle anne Semiha ve baba T. için 50.000,00'er TL, kardeşler için ayrı ayrı
25.000,00'er TL manevi tazminatın olay tarihi 24.7.2007 gününden itibaren
işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacılara
verilmesine fazlaya dair istemin reddine, dair verilen karar, taraf
vekillerinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarda açıklanan gerekçelerle
bozulmuş; Mahkemece, önceki kararda davacılar için takdir edilen manevi
tazminat miktarı yönünden direnilmiştir.
Direnme hükmünü,
davalılar vekilleri temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla
H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; iş kazası sebebiyle ölen işçinin anne ve
babasıyla kardeşlerine takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup
olmadığı noktasında toplanmaktadır. Manevi tazminat isteminin temelinde,
davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin
unsurları; zarar, fiil zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı
olmasından ibarettir.
Öte yandan, mülga 818
Sayılı B.K.'nun 47. ( 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56. ) maddesinde
düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili
olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı
Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir
olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça
gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda
taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif
ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yine 818 Sayılı
B.K.nun 47 ( T.B.K. 56 ). maddesi hükmüne göre; hakimin özel halleri göz önünde
tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar
adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır.
Çünkü mamelek hukukuna dair zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi,
kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir.
Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi
ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu
davardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun
etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat,
duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından
hakim, M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını
kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hakim belirlemeyi
yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu,
paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı sebebiyle duyulan ve
ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ( H.G.K.nun 28.5.2003 gün
2003/21-368-355 ve H.G.K.nun 23.6.2004 gün 2004/13-291-370 Sayılı kararları ).
Somut olayın
incelenmesinde, 24.7.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle,
davacıların yakınının ölümüyle sonuçlanan olayın meydana gelmesinde davacıların
yakınının %20 oranında, davalıların ise %80 oranında kusurlu olduğu
hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
H.G.K.ndaki
görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle mahkemece hükmedilen manevi
tazminat miktarının uygun olduğu görüşü dile getirilmiş ise de, bu görüş Kurul
çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Tarafların karşılıklı
iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında
açıklanan gerektirici nedenlere, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım
gücü dikkate alındığında anne ve babayla kardeşler yararına hükmedilen manevi
tazminat miktarının fazla olduğunun anlaşılmasına göre, H.G.K.'nca da
benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda
direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu sebeple direnme
kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar
vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire
bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30.
maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici Madde
3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu'nun 429. maddesi gereğince bozulmasına, istenmesi halinde temyiz peşin
harcının yatırana iadesine, 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/3. fıkrası
uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.04.2014 tarihinde yapılan
2. görüşmede oybirliğiyle karar verildi.