Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 36824 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3615 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KONYA 2. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2012NUMARASI : 2012/415-2012/1036DAVA :Davacı, davalıya ödenmiş olan 9.725.55 TL'nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, davalının müvekkili şirkete ait işyerinde çalışmaktayken kurumdan aldığı “Sigortalılık süresinin 15 yıl prim ödeme gün sayısının 600 gün” olduğuna ilişkin yazıyı ekleyerek gönderdiği ihtarname ile iş akdini feshettiğini ve 1475 Sayılı Kanunun 14/1. maddesinin 5. bendi gereği kendisine kıdem tazminatı ödenmesini talep ettiğini, müvekkilinin de bunun üzerine gerekli incelemeyi yapıp davalının kıdem tazminatını hesaplayarak kendisine 9.725,55 TL ödeme yaptığını, gönderdiği ihbarnamenin tebliğ tarihi esas alınarak davalının 10.06.2011 tarihinde çıkışının verildiğini, daha sonra şirket çalışanlarının 30.07.2012 tarihinde kurumun internet sitesinden davalının şirketten ayrıldıktan 3 gün sonra yani 13.06.2011 tarihinde başka bir işyerinde çalışmaya başladığını öğrendiğini, davalının şirketten ayrılma amacının başka bir işyerinde çalışmak olduğunun açıkça anlaşıldığını, davalının söz konusu hükmün düzenleniş amacına aykırı olarak kötüniyetle şirketten kıdem tazminatını aldığını ve haksız kazanç elde ettiğini, bu nedenle hakkı olmadığı halde davalıya ödenmiş olan 9.725,55 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, yetkili mahkemenin Kayseri mahkemeleri olduğunu, dava tarihi itibariyle ikametgahı adresinin Talas – Kayseri olduğunu, davacının iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı yanında çalışmaktayken sigortalılık süresinin 15 yılı, prim ödeme gün sayısının da 3600 günü doldurduğunu, bu şartları taşıdığının Konya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün yazısı ile de tespit edildiğini, 1475 Sayılı Yasanın 14 maddesinin birinci fıkrasına eklenen beşinci bent uyarınca SSK’da öngörülen yaş koşulu dışında kalan ve yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını tamamlayanlara kendi istekleri ile ayrılmaları halinde kıdem tazminatı ödeneceğinin belirtildiğini, davacının başka bir işyerinde çalışmak amacıyla iş akdini feshettiği yönündeki iddiasının doğru olmadığını, fesih iradesinden sonraki gelişmeler sonrası halen çalışmakta olduğu işine başladığını, davacı işverene verdiği dilekçe içeriğine de atıfla, emekli olmak, yaşlılık aylığı bağlanması amacıyla feshettiğine dair veya fesih sonrasında başka bir işte çalışmayacağı yönünde işverene bir beyanı veya bu anlama gelecek açık veya zımni işvereni yanıltıcı bir beyanı veya anlam olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, dosyada bulunan hizmet döküm cetveline göre davacının davalı işverenden 10.06.2011 Cuma günü emekli olduğu, Kayseri'de 13.06.2011 Pazartesi günü işe başladığı, diğer bir ifadeyle emekli olduktan sonra yaklaşık 300 km uzakta olan bir başka şehirde ilk mesai gününde emekli olduğu, yaşanan olağan koşullar değerlendirildiğinde emekli olmayı düşünerek ayrılan bir kişinin kısa sürede işe başlamasının olağan görülmediği, bu nedenle davacının işten ayrılırken emekli olmak istediği için değil başka bir işe girmek için hareket ettiğinin ortada olduğu, diğer bir ifadeyle; davalının emekli olurken başka bir yerde çalışmayı düşünerek emekli olduğu, iradesinin bu yönde olduğunu kabul etmek gerektiği, 1475 sayılı yasanın amacının emekli olan kişiye ödenmesi gereken kıdem tazminatının davacının bu işte çalışmak için işyerinden ayrıldığından kıdem tazminatına hak kazanmayacağı gerekçesiyle ödenen kıdem tazminatının, geri ödenmesi yönünde açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.E) Gerekçe:İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır. 4447 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir. Somut olayda; davalı 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrası (5) numaralı bendi uyarınca on beş yıl sigortalılık ve 3600 gün prim günü şartlarını sağladığı için 8 Haziran 2011 tarihli ihbarname ile 10.06.2011 tarihinde işten ayrılmıştır. Davalı 13.06.2011 tarihinde başka bir işverene ait işyerinde çalışmak üzere işe başlamıştır. Davalının işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir firmada çalışması hakkın kötüniyetli kullanılması olarak değerlendirilemez. Davalı kanunun kendisine verdiği hakkı kullanmıştır. Kanunda tanınan bu hakkın amacı, işyerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin emeklilik için bir yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini aktif sonlandırabilmesine imkân tanımaktır. Davacı yasal hakkını kullandığından ve ortada sebepsiz zenginleşme olmadığından mahkemece, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilgiliye iadesine, 03.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.