Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 268 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 497 - Esas Yıl 2013





DAVA : Taraflar arasındaki "ortaklığın giderilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 8.3.2012 gün ve 2009/559 E., 2012/233 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 13.9.2012 gün ve 2012/7998-11526 Sayılı ilamı ile; ( ... Dava, 1227 ada 24 parsel sayılı taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/4 bendi "Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır" hükmü içermektedir. Ortaklığın giderilmesine dair davanın yargılaması sırasında; davacının 9.12.2010 tarihli duruşmaya katılmamış olması sebebiyle H.U.M.K.409 maddesi uyarınca dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilinin 15.12.2010 tarihli yenileme dilekçesi üzerine yargılamaya devam edildikten sonra davacı tarafın 8.3.2012 tarihli duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık 6100 Sayılı H.M.K.nın 316/1-a bendi uyarınca basit yargılama usulünün uygulandığı Sulh Hukuk Mahkemelerinde 1.10.2011 tarihinden önce açılmış ve bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan davalarda 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 409. maddesi mi yoksa 6100 Sayılı H.M.K.nın mad.320/4 bendinin mi uygulanacağı noktasındadır. 6100 Sayılı H.M.K.nın zaman bakımından uygulanma başlıklı 448 maddesi "Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır" hükmünü içermektedir. Buna göre somut olayda 1086 Sayılı H.U.M.K.nın yürürlükte olduğu dönemde Kanunun 409/1 bendi bakımından tamamlanmış bir işlem sözkonusu olmadığından 6100 Sayılı Kanunun uygulanma olanağı bulunmadığından anılan Kanunun 320/4 bendinde belirtilen işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olma koşulunun gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Öte yandan dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarih olan 10.11.2010 tarihinde yürürlükte olan 1086 Sayılı H.U.M.K.'nun 409. maddesine göre davacının bir defadan fazla dosyayı takipsiz bırakması halinde açılmamış sayılmasına karar verileceği konusunda kazanılmış hakkı bulunduğu, her ne kadar usul hükümlerinin derhal uygulanırlığı sözkonusu ise de hukuka güven ilkesinin bir sonucu olarak davacının ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı kuralının 1.10.2011 tarihinden önce bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyalar için 6100 Sayılı H.M.K. nın yürürlük döneminde de uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın 22.11.2011 tarihli duruşmaya katılmamış olması nedeni ile H.M.K.'nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken 6100 Sayılı Kanunun 320/4. maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. H.G.K.'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü. KARAR : Dava, 1227 ada 24 parsel sayılı taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkindir. Yerel mahkemece, "... Davacı yan usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davasını iki kez takipsiz bırakmış olduğundan; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 448 /1 hükmü uyarınca, anılan kanunun hükümleri tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağından ve yine aynı kanunun 320 /son maddesi uyarınca da basit yargılama usulüne tabi davalarda ( daha önce bir kez ) işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden... süresinde yenilenmeyen bu davanın Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına...", karar vermiş, verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur. Mahkemece, "... 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce yürürlükte bulunan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yürürlükte olduğu dönemde davacı ilk kez davasını takipsiz bıraktığından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 448/1 maddesinin tereddütsüz ifadesine göre bu işlem varlığını muhafaza edecektir. Yani 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu döneminde dosyanın ilk kez işlemden kaldırılması "işlemi" tamamlanmış olup; yeni kanun döneminde, yeni kanun ahkamı sebebiyle ortadan kalkması veya dikkate alınmaması imkanı mevcut değildir. Yani 448/1 hükmü uyarınca 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu dönemindeki işlemden kaldırma varlığını muhafaza edecektir ve mahkememizce dikkate alınması mecburidir. Bundan sonra yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/4 maddesi gereğince ( 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu dönemindeki de dikkate alınarak ) somut olayla davacı yanın artık davasını takipsiz bırakma imkanı mevcut değildir; iş bu 320/4 hükmü uyarınca, basit yargılama usulünün uygulandığı somut davada, daha önce "tamamlanan" ve dolayısıyla mevcudiyetinin dikkate alınması mecburi işlemden kaldırma "işlemi" sebebiyle, davacı yan davasını 2. kez takipsiz bırakınca, kanunen ve zorunlu olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gereklidir...", ifadelerine yer vererek direnme kararı verilmiştir. Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmektedir. Direnme yoluyla H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık, basit yargılama usulüne tabi eldeki davada, davacının davasını bir kez 1086 Sayılı H.U.M.K. bir kez de 6100 Sayılı H.M.K. zamanında olmak üzere iki kez takipsiz bırakması halinde, H.M.K.nun 320/4. maddesi ( H.U.M.K.nun 409/5 maddesi ) uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Öncelikle, konuyla ilgili yasal düzenlenmelerin incelenmesi gerekir. Mülga 1086 Sayılı H.M.K.nun 409. maddesi:" Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Oturum gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde, gün tespit ettirilmemiş ise, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle 1. fıkra hükmü uygulanır. Yukarıdaki fıkralar hükmü gereğince dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçeyle başvurması üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, oturum, gün, saat ve yerini bildiren çağrı kağıdıyla birlikte taraflara tebliğ olunur. Dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, yeni bir dava sayılmaz. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Birinci ve 2. fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde 5. fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermektedir. 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı H.M.K.nun 320/4 bendi "Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır" hükmünü içermektedir. Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya dair kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeniyle yakından ilgili olmasıdır. Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralıyla birlikte dikkate alınması gereken bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili "usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı"dır. Hemen belirtilmelidir ki, dava, dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla ( veya hükümle ) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır. Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden ( veya kanunundan ) etkilenmez. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ( H.M.K.'nun, "Zaman bakımından uygulanma" başlığını taşıyan 448. maddesinde; " ( 1 ) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır." düzenlemesi getirilmiştir. Somut uyuşmazlık önceki yasa zamanında işlemden kaldırılıp yenilenen dosyanın, yeni yasa zamanında tekrar işlemden kaldırılması halinde H.M.K.nun uygulanıp uygulanmayacağı sonucuna göre de davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilip verilemeyeceği noktasında bulunmaktadır. Mülga H.U.M.K.zamanında açılan dava, hiç işlemden kaldırılmamış dolayısıyla bir işlem yapılmamış ve 6100 Sayılı H.M.K.zamanında işlemden kaldırılmışsa bu takdirde tamamlanmış bir işlem bulunmadığından ve usul hükümlerinin hemen uygulanması gerektiğinden hareketle H.M.K.hükümlerinin uygulanması gerektiğinde duraksamamak gerekir ( aynı ilke H.G.K.'nun 15.5.2013 tarih 2012/17-1629 E., 2013/700 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. ) Buna karşılık somut olayda olduğu gibi, mülga 1086 Sayılı H.U.M.K.nun yürürlükte olduğu dönemde davanın bir kez işlemden kaldırılıp yenilenmesinden sonra, 6100 Sayılı H.M.K.zamanında da işlemden kaldırılması halinde, önceki yasa zamanında yapılmış işlem gözetilerek 6100 Sayılı H.M.K.uygulanarak bir sonuca ulaşılması usule uygun olmayacağı gibi, varılacak sonuç hukuki güvenlik hakkına da aykırı olacaktır; bu bakımdan direnme kararının bozulması gerekmiştir. Nitekim HGK'nun 29.5.2013 tarih 2012/21-1698 E., 2013/779 K. sayılı kararında da aynı sonuca varılmıştır. H.G.K. görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler; 1086 Sayılı H.U.M.K.nun yürürlükte olduğu dönemde işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyada, davanın 409/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilebilmesi için gerekli işlemlerin henüz tamamlanmadığı, bu sebeple 6100 Sayılı H.M.K.nun 448. maddesine göre tamamlanmış işlem bulunmadığını, usul hukuku kurallarının derhal uygulanır olması sebebiyle kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğini bu sebeple yerel mahkeme kararının onanması yönünde görüş bildirmiş iseler de, bu görüş yukarda belirtilen sebeplerle Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir. O halde, H.G.K.'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici Madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince bozulmasına, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı kanunun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.