Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2467 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2387 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Beraat Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;... İnş Yap Mal San Tic AŞ yetkilisi olan sanık ...'in, esnaflık yapan diğer sanık ... adına Vakıfbank Samsun Şubesinde açılan çek hesabı üzerinden verilen çek karnesinden birçok çek yaprağını hatır çeki olarak alıp kullandığı, sanık ...'in yetkilisi olduğu şirket adına katılan ... Bankasından alınan kredi borcuna mahsup edilmek üzere 123 adet müşteri çekinin katılan bankaya ciro edilerek verildiği, bu çekler arasında bulunan suça konu sanık ... adına düzenlenmiş olan 18.000 TL bedelli çekin 16/04/2008 tarihinde bankaya ibrazında ödemeden men talimatı bulunduğunun anlaşılarak bu hususun çekin arka sayfasına şerh düşüldüğü, sanık ...'in çekteki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, sanıkların böylelikle sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia olunan olayda;1)Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz isteğinin incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,2)Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan, sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyiz isteğinin incelenmesinde;a)Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat kararı yönünden, her iki sanığın da çekte keşideci olarak ... görünmesine rağmen, üçüncü şahısları aldatacak şekilde çeke sanık ...'ın herhangi bir yetkisi olmaksızın imza attığını bilerek hareket etmeleri karşısında, her iki sanığın da unsurları itibarı ile oluşan resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlarına karar verilmesi,b)Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararı yönünden, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 1998/6-8-69 sayılı ve 03/03/1998 tarihli ilamında belirtildiği gibi, mağdur veya bir başkasına verilen zarar, sanığın hileli söz ve davranışlarından sonra ve bu nitelikteki söz ve davranışların sonucu oluşmalıdır. Önceden oluşmuş bir zarar, veya doğmuş bir borç için, sanığın müştekiye karşı hileli davranışlarda bulunması halinde, dolandırıcılık suçu oluşmaz. Zira karşı taraf, zararın veya alacağının varlığından haberdar olup zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu oluşmamıştır.Katılan bankanın 03/09/2010 tarihli müzekkeresine göre, suça konu çekin katılan bankaya sanığın kullandığı ticari kredi borcuna mahsup edilmek üzere verildiğinin belirtilmesi karşısında, çekin kredinin tesisi esnasında aldatma aracı olarak kullanılıp kullanılmadığı hususu kesin olarak belirlendikten sonra sanık ...'ın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.