Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20948 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 17580 - Esas Yıl 2011
Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı belinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'na 5999 Sayılı Kanun'la eklenen Geçici 6. maddedeki hükümlerin 6111 Sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi uyarınca 04.111983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerinde de uygulanacağı kabul edilmiştir.5999 Sayılı Kanun'la eklenen Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında “taşınmazlara malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır.” Hükmü getirilmiştir. Ancak;Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 16.05.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı kararı uyarınca idarece taşınmazına kamulaştırma-sız el atılması halinde malik müdahalenin önlenmesi talebinde bulunabileceği gibi bu fiili duruma razı olması halinde el konulan yerin bedelini talep edebilir.Bu hüküm uyarınca taşınmazına el konulan malik her zaman mahkemeye müracaat ederek tazminat davası açabilir. 5999 sayılı Kanun'la getirilen uzlaşmaya gidilmesi hali kişinin dava açma hakkını ortadan kaldırmaz.Kanunda, uzlaşmanın önerilmesinin amacı kişinin mahkemeye müracaat hakkını ortadan kaldırmak değil, malikin idareye başvurması halinde uzlaşma yolunun denenmesidir. İdare uzlaşma talebinde bulunan malik ile uzlaşma görüşmelerine başlamakla yükümlüdür. Malikin idareye başvurmadan doğrudan doğruya dava açması hukukun temel prensiplerinden biri olan hak arama özgürlüğüne ilişkindir.Diğer bir deyişle 5999 Sayılı Kanun'la getirilen Geçici 6. maddenin 1. fıkrasındaki uzlaşma için idareye başvurma; dava şartı olmadığı gibi, taşınmaz maliki dava açmakla uzlaşmak istemediği yönündeki iradesini ortaya koymuştur.Bu itibarla işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, yazılı gerekçelerle red kararı verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 13.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.