Davacı, Kurumun çalışma sürelerini tamamlatma ve buna göre pirim ödettirme isteğinin doğru olmadığının tespiti ile tahakkuk edecek pirim borçları ile buna ilişkin faiz ve idari para cezalarının iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacı firmada çalışan 'ün 2009/2.ayından başlayarak 2010/5 aya kadar devam eden çalışmalarının her ay için mesai saatleri içinde yarım gün olduğu hususu ile kurumun bu çalışma sürelerini 30 güne tamamlatma ve buna göre prim ödetme isteğinin doğru olmadığının tespiti ile tahakkuk edilecek borçlar ile buna ilişkin faiz ve idari para cezalarının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya ait işyerince dava dışı . ile ilgili 20.10.2007-31.01.2009 tarihleri arasında 30 gün üzerinden, 2009/2 – 2010/5 tarihleri arasında 15 gün üzerinde, 2010/11-7.5.2012 tarihleri arasında 30 gün üzerinde hizmet bildiriminde byulunulduğu, davalı Kurumca davacıdan eksik bildirlen sürelere ilşikin ek nitelikte prim ve hizmet belgesi istendiği, ,davacının bu cezaya itirazın SGK Komisyon Başkanlığı tarafından 22.05.2012 tarih 2012/9 karar ile reddedildiği, davacının bu red kararının iptali için Aksaray İdare Mahkemesi Başkanlığına dava açtığı, davanın derdest olduğu , Kurum tarafından davacıya idari para cezasına ilişkin olarak 2012/16019-16020-16021-16022 sayılı ödeme emirlerinin tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 86, 88/16, 102 ve 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddeleridir. 5510 sayılı Yasa'nın 88.maddesinde, “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.” düzenlemesi bulunmaktadır. 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesine göre ise de, “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir denmiştir.Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, bu davada ”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 5510 sayılı Yasanın 86. maddenin 7. fıkrasında, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının, fiilen yapılan denetimler sonucunda çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde bu belgelerin Kurumca resen düzenleneceği ve muhteviyatı sigorta primlerinin Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edileceği, işverenin bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili Kurum ünitesine itiraz edebileceği, itirazın takibi durduracağı, itirazın reddi halinde işverenin kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabileceği, mahkemeye başvurmanın prim borcunun takip ve tahsilini durdurmayacağı, 11. fıkrasında ise bu maddede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde 102. maddeye göre işlem yapılaağı düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun’un 102.maddesinde idarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. İtirazı kurumca reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmayacağı düzenlenmiştir. Mahkemece; yukarıdaki mevzuat gereğince idari para cezasına ilişkin ödeme emrinin iptali talebine ilişkin, borçlu davacının ödeme, zamanaşımı ve borçlu olmadığı dışındaki savunmaları bakımından inceleme yapılması söz konusu olmadığı, İdari para cezasının esası bakımından karar vermek İdare Mahkemelerinin işi olduğu ve idari para cezası iptal edilmedikçe ödeme emri ancak yasadaki bu üç durum bakımından değerlendirilip iptal edilebileceği gözönünde tutulmadan ve dava konusu idari para cezasının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Yine mahkemece; prim borcunun tahakkuna ilişkin ödeme emrinin iptali ile ilgili olarak da; davacı hakkında tahakkuk ettirilmiş prim borcunun olup olmadığı,var ise bunun davacıya tebliğ edilip edilmediği vee davacı tarafından itiraz prosedürüne uyuldukduktan sonra dava açılıp açılmadığı araştırılmadan karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Yapılacak iş, öncelikle dava ek nitelikte prim ve hizmet belgesi düzenlenmesi istenilen E.. Ö..'ün hak alanını da ilgilendirdiğinden davaya dahil etmek, Kurumun davaya konu idari para cezası kararı ile prim borcunun tahakkuku ve tebliğ belgelerini ve Kurumun komisyon kararı var ise onaylı ve okunaklı örneklerini getirtmek, idari para cezası ile ilgili olarak idari yargıda iptal davası olup olmadığını araştırmak ve var ise bekletici mesele yapmak, idari para cezasına ilişkin işlemin idari aşamada kesinleştiğinin anlaşılması halinde idari para cezasına ilişkin işlemin iptaline ilişkin davanın reddine karar vermek, prim borcunun tahakkuna ilişkin işlemin ise tebliğ ve itiraz prosedürüne uygun olmadığının anlaşılması halinde bu dava yönünden de red etmek, aksi halde davanın esasına girerek davacının iddialarını değerlendirmek ve sonucunda bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yerinde olmayan gerekçe ile işin esasına girilerek ödeme emrinin iptali isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküım bozulmalıdır. Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.