MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ücret alacağının faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, davalı tarafından iş aktinin haksız feshedildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili,davalı tarafından iş aktinin haklı nedenle feshedildiğini, “lost” adlı müşteriler tarafından unutulan eşyaların tutulduğu kasadan kaybolan 5000 USD ve bazı eşyalarla ilgili olarak davalı bünyesinde içinde soruşturma başlatıldığını, çalışanların ifadelerinin alındığını, davacının kaybolma vakıasına dair beyanını verdiğini, bu esnada çalışanlar benzer dosya davacısı ... ve eldeki dosya davacısı ...’nun birbirleri aleyhine özel hayatlarına dair bazı beyanlarda bulunduklarını, hırsızlık soruşturması yaparken davalının o güne kadar bilmediği, bilmek de istemediği, bilmesi de gerekmeyen özel ilişkilere vakıf olduğunu, davalıyı çalışanlarının özel hayatının, bu özel hayat çalışanlar arasındaki iş ilişkisini, iş ilişkisindeki güveni ve sadakati, işyeri barışını, huzurunu etkileyinceye kadar ilgilendirmediğini, bu özel ilişkilerin tüm davalı işyeri bünyesinde bilinir hale geldiğini, çalışanların davacı ve diğer 2 kişiyi dışlamaya başladıklarını, her ortamda konuşmaya başladıklarını, davacı ve diğer 2 kişinin yemekhanede yemek yerken kafalarını kaldırıp mesai arkadaşları ile göz göze gelemez olduklarını, birbirleri hakkındaki ifşaatları nedeni ile birbirlerinin yüzüne bakamaz olduklarını, aralarında husumet oluştuğunu, birbirleri ile çalışmak bir yana artık yan yana duramaz olduklarını, işyerinde huzuru barışı bozduklarını, diğer çalışanların dedikodu malzemesi haline geldiklerini, iş akitlerini feshetmekten başka davalıya çare kalmadığını, bu nedenle ifşaatların gerçekliğine bile bakılmadan her 3 işçinin de iş aktinin feshedildiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.C)Yerel Mahkeme kararının özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalıya ait otel işyerinde 01/07/2009-08/12/2012 tarihleri arasında 3 yıl, 5 ay, 7 gün süre ile çalıştığı, davacının iş sözleşmesinin işverence feshedildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf mevcut olmadığı, 07/12/2012 tarihli disiplin kurulu kararı ve aynı tarihli 08/12/2012 fesih bildirimi ile davacının iş sözleşmesinin '' çalıştığınız departman içindeki, hiyaraşik yapı içinde ast üst ilişkisini hiçe sayarak, gayri ahlaki ilişkiler yaşamanız ve bunu da işe ve iş yerine yansıtmanız sebebiyle, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri'' başlıklı 4857 sayılı yasanın 25/II maddesi uyarınca davacı işçinin iş sözleşmesinin tazminatsız olarak feshedildiğinin belirtildiği, davalı vekili yargılama aşamasında, davacının amiri konumundaki ... ile iş yerinde ...sal ilişki yaşadığı hususunun ... ’nın beyanı ile anlaşıldığını, davacının iş sözleşmesinin bu sebeple feshedildiğini belirttiği, davacı tanığı ...’in davacı ile arasında ...sal ilişkinin yaşandığını, otel çevresinde ve personel arasında bu ilişkinin duyulmadığını, davacının hamilelik ile ilgili olayını soruşturma esnasında duyduğunu, davacı ile iş yerinde ...sal bir yakınlaşmasının olmadığını, davacı ile arasındaki ...sal ilişki bittikten sonra iş yerine herhangi bir olayın intikal etmediğini, işyerine giriş çıkışlarda parmak okutma sisteminin mevcut olduğunu beyan ettiği, davacı tanığı ... ’nın beyanında, otelde hırsızlık olayı meydana geldiğini, hırsızlık olayının araştırılması esnasında otel yetkililerinin özel hayata girdiğini, bu kapsamda davacının kendisine özel hayatı ile ilgili anlattığı hususları otel yetkililerinin sorması üzerine otel yetkililerine bildirdiğini, davacı ile ... arasındaki ilişkinin iş yerine yansımadığını, davacı bu olay sebebi ile iş yerinde olumsuzluk yaşanmadığını, personeller arasında davacı ile ... arasında ilişki olduğu yönünde herhangi bir söylenti olmadığını beyan ettiği, davalı tanığı ...’un beyanında; otelde yaşanan hırsızlık olayı ile ilgili soruşturma yapıldığı esnada kat şefi olarak görev yapan ... hanımın beyanı doğrultusunda davacı ile amiri arasında ilişki yaşandığının ortaya çıktığını, bu hususun otelde duyulduğunu, personel arasında konuşulduğunu, bu olaydan dolayı davacının iş sözleşmesinin disiplin kurulunun kararına istinaden feshedildiğini belirttiği, davalı şahidi ...’nun, davacının amiri pozisyonu arasında ...sal ilişki yaşandığını kabul ettiğini, oteldeki ast üst, hiyaraşisinin korunması için davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini beyan ettiği, davacı ile dava dışı ... arasında yaşanan gönül ilişkisinden davalı şirketin 04/11/2012 tarihli ... 'nın savunması ile haberdar olduğu, ... 'nın verdiği ifadeye göre davacı ile amiri pozisyonundaki ... arasındaki gönül ilişkisinin 1 yıl kadar sürdüğü bu 1 yıllık süre içerisinde davacı ile ... arasında yaşandığı iddia edilen, gönül ilişkisi nedeniyle iş yerine yansıyan olumsuz bir davranışın gerçekleştiği davalı tarafından ileri sürülüp kanıtlanmış olmadığı, davalı vekili davacı ile amiri pozisyonundaki ... arasındaki yaşanan gönül ilişkisinin iş yerindeki hiyeraşinin bozulup olumsuzluk yaşandığını ileri sürdüğü, .... İş Mahkemesi’nin 2013/348 Esas sayılı dosyasında aynı sebeple işten çıkarılan ... tarafından açılan davada ... ile ... ... arasında yaşanan gönül ilişkisinin iş yerine yansımadığı, iş yerinde diğer çalışanlar tarafından bilinmediği, bu nedenle eylemin 4857 sayılı yasanın 25/II maddesinde belirtilen haklı fesih ağırlığında olmadığı tespitinin yapıldığı, davacı ile amiri pozisyonundaki ... arasında yaşandığı belirtilen gönül ilişkisinin iş yerinde duyulması halinde iş yeri barışı ve huzurunu bozacağı konusunda tereddüt duyulmamak gerektiği, ... tarafından ... İş Mahkemesi’nin 2013/348 esas sayılı dosyasında belirtildiği şekilde ... ile davacı arasında yaşandığı belirtilen gönül ilişkisinin iş yerinde çalışan diğer işçiler tarafından duyulmadığı, iş yerine yansıyan herhangi bir olumsuzluğun bulunduğu hususunun da iş verence kanıtlanmadığı nazara alındığında, davacının bu eyleminin geçerli fesih olarak kabulü mümkün ise de, haklı fesih ağırlığında bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacı vekili müvekkilinin haftada 6 gün, 06:00-19:00 saatleri arasında yarım saat ara dinlenmesi ile iş yerinde çalıştığını, fazla mesai ücretinin ödenmediğini iddia ile fazla mesai alacağı isteminde bulunduğu, tanık beyanları ile davacının davalı iş yerinde haftalık 45 saati aşan 18 saatlik fazla mesai yaptığının belirlendiği, fazla mesai ücretinin, ücrete dahil olduğu yönündeki bireysel iş sözleşmesi hükmü nedeniyle yıllık 270 saatlik mesainin ücrete dahil olduğu kabul edilerek, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacının haftalık 12,5 saatlik fazla mesai yaptığı buna göre davacının 18.261,00 TL fazla mesai alacağının bulunduğu, davacı vekilinin müvekkilin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmediğini iddia ile talepte bulunduğu, davalı vekili çalışma yapılan ulusal bayram ve genel tatil günlerinin bordroya yansıtılarak davacıya ödendiğini savunduğu, Mahkemenin itibar ettiği bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde, davacının çalıştığı ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bordroya yansıtılarak ödendiği anlaşıldığından, davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti isteminin yerinde görülmediği, davacı vekilinin müvekkilinin çalıştığı süre zarfında yıllık ücretli izinlerini kullanmadığını iddia ile yıllık ücretli izin alacağı isteminde bulunduğu, davacının çalışma süresine göre 42 gün yıllık izin hakkı olup, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde davacının 41 gün yıllık izin kullandığı, ayrıca davacına 13/12/2012 tarihli dekont ile 597,60 TL miktarında yıllık izin parası ödendiği bilirkişi raporu ile belirlendiğinden davacının bakiye yıllık ücretli izin alacağı bulunduğu hususunun tespit edilmediği, davacı vekilinin müvekkilinin 2012 yılı kasım ve aralık ayı ücretinin ödenmediğini iddia ile ücret alacağı isteminde bulunduğu, Kasım ayı maaş bordrosu imzalı olup, maaş bordrosu ile kasım ayı ücretinin davacıya ödendiğinin kanıtlandığı, Aralık ayına ilişkin 8 günlük ücretinin de davacının banka hesabına 13/12/2012 tarihinde ödendiği anlaşıldığından davacının ücret alacağı istemi yerinde görülmediği, Mahkemenin itibar ettiği 08/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda kıdem tazminatı, net 10.345,15 TL, ihbar tazminatı net 5.455,78 TL , fazla mesai alacağı net 18.261,00 TL olarak hesaplandığı, bilirkişi raporunda fazla mesai alacağının tanık anlatımına istinaden hesaplandığı anlaşıldığından bu alacak kalemleri ile ilgili bilirkişi raporunda yapılan hesaplama miktarı ve süresinden takdiren 1/3 oranında indirim uygulandığı gerekçesi ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve fazla mesai ücreti taleplerinin kabulüne, sair taleplerin ise reddine karar verilmiştir.D)Temyiz: Karar süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.E)Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Somut uyuşmazlıkta, davalı işverenlik bünyesinde kayıp bir kısım para ve eşyalar hakkında yürütülen soruşturma sırasında birlikte incelenen Dairemizin 2016/12252 Esas sayılı dosyasında davacı olan ... ’nın, eldeki dosya davacısı ...’nun özel yaşamı hakkında işverene bir takım olumsuz beyanlarda bulunması üzerine ...’nun da ...’nın özel yaşamı hakkında işverene bir takım olumsuz beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu beyanlar muhteviyatları itibari ile “sataşma” niteliğindedir. Bir diğer deyişle davacı, diğer bir işçiye “sataşmada” bulunmuş olup davalı işveren iş aktini haklı feshetmiştir. Açıklanan nedenler ile kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.Somut uyuşmazlıkta, fazla mesai ücreti açısından; davacı tanıklarının davalı ile davaları bulunduğu, bu nedenle davacı tanıklarının beyanlarının esas alınamayacağı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu nedenle;Fazla mesai ücretinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda 01/01/2011-21/07/2011 tarihleri arası hariç tüm hizmet süresine ilişkin bordroların dosyaya sunulduğu belirtilmiştir. Bir kısım fazla mesai tahakkuku olan bordrolar da sunuludur. Mahkeme tarafından yapılması gereken iş, giriş-çıkış kayıtları olan dönemler için, giriş-çıkış kayıtları gün gün incelenerek her hafta için haftalık şekilde fazla mesai süresini hesaplamak, fazla mesai tahakkuku olan bordrolardaki fazla mesai süresi eğer giriş-çıkış kayıtlarına uygun ise o ayı dışlamak, bordrolarda tahakkuku yapılan fazla mesai süresi giriş-çıkış kayıtlarındakinden düşük olan ay var ise o ay için bordroya göre ödenen fazla mesai ücreti mahsup edilerek giriş çıkış kayıtlarına göre artan fazla mesai süresi hesaplanarak sonuca gitmektir. Yazılı gerekçe ile sonuca gidilmesi hatalıdır.Fazla mesai ücreti hesaplamasında diğer bir nokta da imzasız bordrolardır. Banka kayıtlarına göre gerekirse celbedilerek-bu bordrolardaki net tahakkukların davacıya ödenip ödenmediği araştırılmalı, sonucunda yukarda açıklandığı şekilde dışlama veya mahsup işlemine gidilip gidilmeyeceği de irdelenmelidir.Giriş-çıkış kayıtlarına göre fazla mesai tespit edilmeyen dönemler açısından fazla mesai iddiasının sübut bulmadığı kabul edilmelidir.Aylık ücrete dahil olduğu kabul edilen yıllık 270 saatlik fazla mesai süresinin hesaplanması açısından ise, yıllık 270 saat haftalık 5,2 saat fazla mesai süresine karşılık gelmesine rağmen, bilirkişi raporunda hatalı olarak haftalık 5,5 saat fazla mesainin ücrete dahil olduğunun kabulü hatalıdır.F)SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.