İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Marmaris 1. Asliye Hukuk (Aile)MahkemesiTARİHİ : 18/07/2013NUMARASI : DAVACI : A.. S..DAVALI : Y.. Y..DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Mal Rejiminden Kaynaklanan AlacakA.. S.. ile Y.. Y.. aralarındaki tapu iptali ve tescil, mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Marmaris 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nden verilen 18.07.2013 gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı A. vekili, mal rejiminin tasfiyesiyle ... ada ... parselde bulunan 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler ile ... parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının 1/2 hissesinin iptali ile davacı adına tesciline, bu talebin kabul görmemesi halinde taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı Y., davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile 16.767,46-TL katkı payı alacağının dava tarihi olan 07.11.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir.01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin(TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi(TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir(eBK 544, TBK 646 m).Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir(TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır(TKM 189 m). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet (emek) değeriyle katkıda bulunması gerekir.Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir. -//-Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadarki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır.Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.Bu açıklama ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;Somut olayda eşler, 12.06.1969 tarihinde evlenmiş, 26.10.2001 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden 743 sayılı TMK uyarınca taraflar arasında “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Tasfiyeye konu ... parsel sayılı taşınmazın 440/47300 hissesi, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 15.11.1979 tarihinde satın alınarak, ... ada ... parselde bulunan 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 04.01.1990 tarihinde kat mülkiyeti yoluyla davalı eş adına tescil edilmiştir. Davacı kadın ve davalı erkek yurtdışında işçi olarak çalışmaktadırlar. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(4721 s.lı TMK 179 m).Mahkemece, davalı kocanın 743 sayılı TMK'nun 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilmeden hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Anılan kanun maddesi ve açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınarak davanın katkı payı olarak miktarı belirlenmelidir. Dosyanın bu haliyle konusunun uzmanı bir hesap ve bir mali müşavir veya muhasebeci bilirkişilere verilerek tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 286,35 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.