Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17609 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17583 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Ankara 7. İş Mahkemesi Tarihi : 10.07.2013No : 2011/999-2013/792 Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.Mahkeme, yazılı biçimde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı avukatı ile davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, hukuki nitelikçe; dava dışı işveren limitet şirketin süresinde ödenmeyen ve aralıklı biçimdeki 1999/11-2006/1. aylara ait prim, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası ile bunların gecikme zammının davacıdan tahsili istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 Sayılı Kanunun 80. maddesi hükmünde, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. 6183 Sayılı Kanunun 25.05.1995 tarih ve 4108 Sayılı Kanunun 11. maddesi ile değişik mükerrer 35. maddesi hükmüne göre de; Kurumun, işveren tüzel kişilerde olan prim ve diğer alacaklarının, işveren tüzel kişilerin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, işbu Kurum alacaklarının gerçekleştiği yada ödenmesi gereken dönemde işveren şirketi borç altına sokma ve yönetme yetkisini haiz kanuni temsilciler Kuruma karşı şahsi mal varlıkları ile sorumlu tutulmuşlardır. Yine 6183 Sayılı Kanunun 35/1. maddesi hükmü kapsamında; Kamu borcunun işveren şirketten tahsil imkânının kalmadığı tarih itibariyle şirket ortağı bulunanların anılan fıkrada öngörülen diğer koşulların da varlığı halinde sermaye hisseleri oranıyla sınırlı şekilde sorumlu olacakları kabul edilmiştir. İşveren şirketin haczedilen mal varlığının kamu alacağını karşılamadığının iflas halinde ise alacağın iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı gibi hallerde tahsil imkânsızlığı koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılmalıdır.Davacı, dava dilekçesi içeriğinde, 2001 yılının Nisan ayına kadar borçlu limitet şirketin %15 hissedarı olduğunu, 30.04.2001 tarihinden itibaren ise sadece şirket müdürü olarak görev yaptığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte 2001 yılından önceki döneme ait borçların ancak %15’inin kendisinden talep edilebileceğini, 2001 yılı sonrası için şirket ortaklığı bulunmadığından anılan tarih sonrası borçlardan dolayı sorumlu olmayacağını öne sürerek 01.11.2011 tarihinde tebliğ edilen 18.10.2011 tarih, 2001/8421-8422-8521- 8522, 2003/764 ve 766, 2006/16122 ve 16123 takip No’lu ödeme emirlerinin 04.11.2011 tarihinde açılan eldeki dava ile ve yukarıda belirtilen gerekçelerle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarına göre; dava dışı borçlu limitet şirketin 14.03.1997 tarihinde tescil edilip ortaklarının dava dışı S. E. ve A.Ş.’den ibaret bulunduğu, davacının 30.04.2001 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket müdürü olarak atandığı ve 06.10.2004 tarihli kararla da aksi kararlaştırılıncaya kadar temsil ve ilzama yetkili olduğunun belirtildiği, davacının ortaklık sıfatının bulunup bulunmadığı yönünde her hangi bir araştırma yapılmadığı, mahkemece, 2006/16122 ve 16123 takip No’lu ödeme emirleri ile 2003/764 ve 766 takip No’lu ödeme emirlerine konu borçların 2002/1. ay ve sonrası aylara ilişkin olduğu ve anılan dönemlerde davacının şirket müdürü olarak görevli bulunduğu gerekçesiyle söz konusu ödeme emirlerinin iptaline yönelik taleplerin reddine karar verildiği, 2001/8421-8422-8521-8522 takip No’lu ödeme emirlerine konu borçlardan dolayı ve şirket müdürlüğü dönemine tekabül eden sadece 2001 yılı Mart ayı borcundan dolayı sorumlu olduğu kabul edilip her bir ödeme emrindeki Mart ayı prim ve gecikme zammı tutarı ayrı ayrı belirlenip anılan tutarlar yönünden borçlu olduğuna, bakiye tutarlar yönünden ise borçlu olmadığının tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, öncelikle, davacının, kanuni temsilcilik dönemleri ile varsa şirket ortaklığının başlangıcı, hisse oranı, hangi tarihe kadar devam ettiği ve ne şekilde sona erdiğine ilişkin ortaklar kurulu kararları ile hisse devir sözleşmeleri ve bu hususların tescil ve ilanlarına ilişkin ticaret sicil kayıtları celp edilerek bu konular açık ve net bir biçimde belirlenmeli, kanuni temsilciliğe dayalı sorumluluk durumu 6183 sayılı Yasanın mükerrer 35. Maddesinde öngörülen ilke ve esaslar çerçevesinde, varsa ortaklığa dayalı sorumluluk durumu ise anılan yasanın 35/1. maddesinde öngörülen ilke ve esaslara göre irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. O hâlde; davacı avukatı ile davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.