Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14057 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13905 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi bir kısım davalılar ... vekili ve kayyum tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacılar vekili, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazların müvekkillerinin murisleri ... ve ... mirasçıları ile kim olduğu bilinmeyen ve anlaşılmayan ... kızı ... adına kayıtlı olduğunu, davacılar lehine TMK'nun 713/2. maddesindeki iktisap koşullarının oluştuğunu açıklayarak, ... kızı ... adına olan hisselere ait tapu kaydının iptaline ve ...'ün mirasçılarına veraset payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılardan ... vekili ve ..., davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, ... parsel sayılı taşınmazlarda baba adı ... olarak görünen "...'e" ait tapu kaydının İPTALİ ile, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... karar sayılı veraset ilamında belirtilen hisseleri oranında davacılar adına kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm, ... vekili ve kayyum tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir. Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK'nun... sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir.Somut olaya gelince; dava konusu ... parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarında, ...'ın ölümü üzerine geride iki çocuğu ... ve ...'in kaldığı yine bilinmeyen kişi olduğu iddia edilen ...'ın Kızı ...'in, ...'ın kızı ve ...'un kardeşi olarak açıkça yazıldığı, bu tutanaklardaki bilgiler ve ekli belgeler ile tapu kayıtlarındaki bilgilere göre, iptal tescile konu edilen ... Kızı ...'in tanınan ve bilinen kişi olduğu anlaşılmaktadır.Şu halde, tapu kaydı ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre, kayıt malikinin kim olduğuna yarar bilgilerin tapu kütüğünde mevcut olduğu, tanınan ve bilinen kişi olup, maddede yazılı koşulların gerçekleştiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonunda yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle kayıt malikinin bilinmeyen kişi olduğundan hareketle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekili ile kayyumun temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 19.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.