Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14057 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10658 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/01/2014NUMARASI : 2012/581-2014/13 Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşün -KARAR- Davacı, miras bırakan babası ''M. oğlu B.. E..'ın'' maliki olduğu kat mülkiyeti kurulu .. ada .. parseldeki .. nolu meskenin tapu sicil kayıtlarında nüfus bilgilerinin hatalı olarak ''İstanbul, Fatih, Eyüp, Vezirikasımpaşa'' olarak yazılı olduğunu ileri sürerek, anılan kayıtların ''Kocaeli, K. T. Mahallesi'' olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile; ''Davanın kabulüne, davacı murisi B.. E..'ın Eyüp İlçesi, İslambey Mah. .. Ada, .. Parselde kayıtlı taşınmazın .. nolu bağımsız bölümünde kayıtlı 20/120 arsa paylı taşınmazdaki kimlik bilgilerinin Kocaeli İli, K.İlçesi, T. Mah. Cilt ., Hane .. 'de kayıtlı M.. oğlu, B.. E.. olarak düzeltilmesine'' karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 20. maddesi hükmü gereğince; Taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re’sen gözetilir. Somut olaya gelince; Asliye Hukuk Mahkemesince 05.10.2012 tarihinde görevsizlik kararı verildiği ve kanun yoluna başvurulmaksızın hükmün 15.11.2012 tarihinde kesinleştiği halde, tarafların, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin evrak arasında taleplerine rastlanmadığı, UYAP ortamında ise; 08.12.2012 ve 10.12.2012 tarihlerinde kaydedilen davacı vekilinin, dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesi talebini içeren tarihsiz dilekçelerinin bulunduğu görülmektedir. O halde; evrak arasında mevcut olmadığı halde UYAP'a 08.12.2010 ve 10.12.2010 tarihlerinde kaydedilen davacı vekilinin; dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi hususundaki dilekçelerinin 6100 sayılı HMK'nin 20. maddesi hükmü gereğince görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde verilip verilmediğinin şüpheye vermeyecek şekilde saptandıktan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de; Bilindiği üzere, "Mülkiyet Hakkının Tescili" başlıklı 22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün 28. (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün 25. maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Görülüyor ki; bunların arasında malikin nüfusa kayıtlı olduğu yerler, yer almamıştır. Dolayısıyla, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez. Şayet, tapunun tesciline dayanak yapılan işlemde düzeltimi gerektirir bir hata yapılmışsa, bu hata 2013 tarihli Tapu Sicil Tüzüğü'nün 75. (1994 tarihli Tapu Sicil Tüzüğü'nün 87.) maddesi uyarınca, ilgilisinin başvurusu üzerine o maddedeki koşullar araştırılarak, idarece düzeltilmelidir. Bu durumda malikin nüfusa kayıtlı olduğu yer bilgilerinin düzeltilmesine karar verilemez ise de tapuda intikal işlemlerinin yaptırılabilmesi için "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereğince davanın tespit davası olarak değerlendirilerek, tapu kayıt maliki ile davacının murisinin aynı kişi olduğunun gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak kanıtlanması halinde bu yönde bir tespit hükmü kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, talebe konu taşınmazın tapu kaydına dayanak resmi akitteki nüfus bilgilerinin kime ait olduğunun ilgili nüfus müdürlüğünden sorulmadan, öte yandan davacının miras bırakanı ''B.. E..'ın'' yaşadığı süre boyunca nüfus kaydını herhangi bir yere naklettirip naklettirmediği araştırılmadan eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması da doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.