Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12870 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16191 - Esas Yıl 2014
Mahkemesi : Sulh Ceza MahkemesiSuç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Oluşa ve dosya kapsamına göre; kolluk görevlilerince yapılan denetimi görünce kontrol noktasından uzaklaşmak için aracını geldiği istikamete doğru geri geri sürerken kaldırıma çıkan, kendisini durdurmak için önüne geçen ekip aracından kaçmak isterken resmi araca çarparak maddi hasarlı trafik kazasına neden olan ve güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracak şekilde 221 promil alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sanık hakkında, TCK'nın 179/3. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 179/2. ve 49/1. maddeleri gereğince, 1 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası tayin ve takdir etmek durumunda olan yerel mahkemece, 1 yıl olarak belirlenen temel hapis cezasının, TCK'nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı, adalet ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından, tebliğnamedeki, tespit edilen alkol miktarı ve olayın bütünü dikkate alındığında sanığa fazla ceza tayin edildiği düşüncesiyle bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün 53. maddenin uygulanmasına ilişkin 4. paragrafının hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerine, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanun'un 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanun'un 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler bakımından TCK'nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına,” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.