Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10579 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4387 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Konya 1. İş MahkemesiTarihi : 23/01/2014Numarası : 2013/428-2014/31 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, davalının iş akdinin haksız yere kıdem ve ihbar tazminatı ödemeksizin feshedildiğinden bahisle müvekkilini ÇGSB Konya Bölge Müdürlüğü'ne şikayet ettiğini, 04/01/2012 tarihli durum tespit tutanağının davacı şirkete 10/02/2012 tarihinde tebliğ edildiğini davalının kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi yönündeki rapor/tutanak içeriğinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek davalının kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi yönündeki rapor/tutanağın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı işçi vekili raporun infaz kabiliyeti olmadığını, bu nedenle iptale konu olamayacağını, kaldı ki tutanakların gerçeği yansıtmadığını, çoğunun davalıdan habersiz tutulduğunu, feshin haksız olduğunu savunmuş ve davanın reddini istemiştir. Dahili davalı Kurum vekili, 22 ve 9. Hukuk Dairelerinin içtihatlarına göre kurumun taraf sıfatı bulunmadığını, kaldı ki ortada müfettiş tarafından hazırlanan bir rapor bulunmadığını belirtmiş ve davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 30.05.2013 tarihli ilamı ile “..dava Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınında hak alanını ilgilendirdiğinden davaya dahil edilerek davaya karşı diyecekleri belirlendikten sonra hüküm kurulması gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın düzenlenen rapora ilişkin olarak hüküm kurulması gerektiği “ gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma kararına uyan mahkeme kurumu davaya dahil edip diyeceklerini saptadıktan sonra davanın esastan reddine karar vermiştir. 4857 Sayılı Kanun 6111 Sayılı Yasa 78. Maddesi ile değişik 92/3 maddesi “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” düzenlemesini içermektedir. Madde içeriğinden işçi şikayetlerinin iş müfettişleri ve bölge Müdürlüğü memurları tarafından incelenebileceği anlaşılmaktadır. Maddenin değişikliğinden önceki düzenleme incelendiğinde çalışma hayatına ilişkin raporların sadece iş müfettişleri tarafından tutulabildiği, 6111 Sayılı Kanun ile bölge Müdürlüğü memurlarının da denetlemeye yetkili kılındıkları anlaşılmaktadır. Bu değişiklik dışında ayrıca kararlara karşı yargı yolu da düzenlenmiştir. Maddedeki açık düzenlemeye göre sadece iş müfettişi raporlarına karşı adli yargı yolu açık bırakılmıştır. Tutanak düzenlemeye yetkili bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklara ilişkin yasa yolundan maddede bahsedilmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 125. Maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Bölge müdürlüğü memuru tarafından tutulan tutanaklara karşı adli yargının görevli olduğuna ilişkin düzenleme bulunmadığına göre Anayasanın açık hükmü karşısında davaya bakmakla idari yargı görevlidir. Somut olayda, davacı şirketin iptalini talep ettiği davalı işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığına dair inceleme tutanağını, Bölge Çalışma Müdürlüğü'nde görevli şef ve memur düzenlemiş olup ortada iş müfettişi tarafından hazırlanan bir rapor bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemenin davanın esasını tartışabilmesi için uyuşmazlığı çözmekle görevli olması gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere davacı bu inceleme tutanağı ile yapılan işleme karşı ancak idari yargı yoluna başvurabilir. Mahkemenin görev hususunu gözetmeden yazılı şekilde davanın esası hakkında karar vermesi hatalıdır. O halde davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, davacının yatırdığı temyiz harcının iadesine, 13.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.